Dünya genelinde karbon emisyonunun yüzde 8’inden sorumlu olan çimento üretimi, sürdürülebilirlik adına önemli bir dönüm noktasına ulaşabilir. Michigan Üniversitesi’ndeki bilim insanları, çimento üretiminden kaynaklanan karbon salınımını önemli ölçüde azaltabilecek yeni bir elektrokimyasal yöntem geliştirdi. Bu yöntem, çimento üretim sürecindeki en büyük karbon kaynağı olan kireçtaşının parçalanması sırasında açığa çıkan karbondioksiti yakalamayı ve bunu tekrar kullanmayı hedefliyor. Özellikle kentleşme ve artan altyapı projeleriyle birlikte çimento talebinin önümüzdeki yıllarda yüzde 50 oranında artmasının beklendiği göz önüne alındığında, bu buluşun çevresel etkisi çok daha kritik bir hâl alıyor.
Çimento üretimi, çevre dostu hale gelecek
Günümüzde en yaygın kullanılan Portland çimentosu, kireçtaşının yüksek sıcaklıklarda kil ile karıştırılmasıyla üretiliyor. Ancak bu süreç, hem fırınların fosil yakıtlarla ısıtılması hem de kireçtaşının kimyasal olarak parçalanması nedeniyle büyük miktarda karbon salınımına yol açıyor. Yeni yöntem ise fırınlarda kullanılan enerjiyi en aza indiren ve süreçte havadaki karbondioksiti doğrudan yakalayıp faydalı ürünlere dönüştüren bir elektrokimyasal mekanizma içeriyor. Araştırmacılar, bu yöntemde kalsiyum karbonatı geri dönüştürülmüş beton veya bazalt gibi düşük maliyetli materyallerle üretmenin mümkün olduğunu ve böylece çimento üretimini hem ekonomik hem de çevre dostu hâle getirmenin yollarını bulduklarını belirtiyor.

Sistemin temelinde, kalsiyum karbonat oluşturmak için havadaki karbondioksitin sudaki hidroksit iyonlarıyla reaksiyona sokulması yatıyor. Bu süreç, mevcut çimento üretim altyapısına entegre edilebilecek şekilde tasarlandığından, herhangi bir büyük yeniden yapılanma ihtiyacını ortadan kaldırıyor. Dahası, bu yeni yöntemin kullanılmasıyla, çimento üretiminden kaynaklanan karbon emisyonlarının yüzde 8’den yüzde 3’e düşürülmesi mümkün olabilir. Bu da küresel ölçekte her yıl yaklaşık üç gigaton karbondioksitin atmosfere salınmasının önüne geçebilecek potansiyel bir iyileşme anlamına geliyor.
Projeyi yöneten bilim insanlarından Jiaqi Li, bu yöntemin hem düşük maliyetli hem de geniş çapta uygulanabilir bir çözüm sunduğunu vurguluyor. Özellikle, şantiyelerden elde edilen geri dönüştürülmüş beton ve bazalt gibi dünyanın hemen her bölgesinde bulunabilen malzemelerin kullanımı, yöntemin benimsenmesini daha kolay hale getiriyor. Bu yenilik, çimento endüstrisinde yalnızca çevresel bir dönüşüm değil, aynı zamanda ekonomik açıdan da önemli bir değişimin habercisi olarak görülüyor.