Önceki köşe yazımda en değerli doğal kaynağımızın gençler olduğunu anlatmış ve onları verimli şekilde işlemek için artık elimizdeki teknolojik imkanları kullanmamız gerektiğini belirtmiştim. Ancak burada üzerinde düşünülmesi gereken ana fikrin teknolojiyi kullanmak değil, onu nasıl kullanacağımıza odaklanmak olduğunun da altını çizmiştim. Henüz okumayanları buradan alabiliriz.
En değerli doğal kaynağımızı işlemek için başarılı bir yol arayışımızı henüz tamamlamış değiliz. Hatta yakınında bile değiliz. Bu yüzden bu arayışı bir girişimcilik çerçevesinde ele almak lazım. Tam bu noktada geçen yazımda ele aldığım Steve Blank‘in The Startup Owner’s Manual isimli kitabına geri dönmek istiyorum.
Blank ister web ve mobil kanallardan isterse fiziksel kanallardan olsun tüm girişimlerin içinde bulundukları arayışta benzer yollardan geçtiğini söyler. Ancak bu yollar her seferinde bir bilinmezdir. Yapısı ancak geçildikten sonra anlaşılabilir. Günün sonunda girişimleri başarılı kılacak şeyin ise kendi başlarına bu bilinmezlik içinde kaybolmak ve her defasında geçtikleri yolun başarısını yolun sonunda görmek yerine, yolun kendisini müşterileri ile birlikte geçmelerini önerir (Customer Development: Müşteriyle Geliştirme metodolojisi).
Girişimlerin arayışı içinde müşteri ile atılan her adımda hataların anında görülmesi ve gerek yol değişikliği (pivot) gerekse şerit değişikliği (ufak ayarlamalar) yaparak başarılı sonuca ulaşma ihtimallerini yükseltebilirler. Peki, bu anlattıklarımızın en değerli doğal kaynağımız olan gençlerimizin eğitilmesi ve başarılı bir nesil ortaya çıkartılması ile ne alakası var?
İki şeyin arayışı içindeyiz; ilki başarılı bir eğitim sistemi kurmak. İkincisi ise bu sistemde eğitim almış gençlerden küresel bir başarı çıkartacak olanları bulmak.
Genel olarak eğitim sistemine bakış açısının değişmesi gerektiğini artık kabul etmeliyiz. Henüz bu küresel olarak kabul görmüş bir durum değil ama çok ilginç örnekler var. Yazıma devam ederken sırasıyla aşağıdaki TED konuşmalarını izlemeniz gerektiğini düşünüyorum. (Oynat butonuna bastıktan sonra sağ alt köşeden Türkçe alt yazıları açabilirsiniz.)
Ken Robinson:”Okullar yaratıcılığı nasıl öldürüyor?”
[ted id=66]
Sugata Mitra: “Çocukların yönettiği eğitim”
[ted id=949]
ve son olarak doğrudan çocuklar ile alakalı olmasa da ilham vermesi için Bunker Roy: “Yalınayaklar hareketinden öğrenmek”
[ted id=1248]
Artık eğitime bakış açınız değişmiş olmalı. Kabul etmeliyiz ki gençlerimizi öğrenmelerini gerekli gördüğümüz bilgiler ile değil, sadece öğrenmek istedikleri ve yetenekli oldukları alanlardaki bilgiler ile donatmamız gerekiyor. Üstelik bunu yaparken belki kavramların ve metodolojilerin tanımlarını ve yöntemlerini değil ancak uygulamaları ile onlara girişimciliği de öğretmemiz gerekiyor.
Eğer 4-5 yaşlarından itibaren çocuklarımızı bu mantık ile yetiştirebilirsek 12-13 yaşlarına geldiklerinde ihtiyaç duyacakları tüm donanıma sahip olabilirler. Burada kastettiğim donanım bir mühendis veya işletmeci olmaları değil, ama bir mühendis veya işletmeci olmak için kendi yollarını çizebilecek araçlara hakim hale gelmeleri. Böylece dünyayı değiştirme fikri ve ilhamı ile yetiştirdiğimiz bu genç kuşaklar 20’li yaşlarına gelene kadar diledikleri kadar çok deneme ve yanılma ile girişim yolunun arayışı içinde yürüyebilirler.
Eğer bu yaklaşımı teknoloji ile destekler ve doğru şekilde modelleyip hayata geçirebilirsek artık geriye “Küresel ölçekte başarılı olabilecek miyiz? Biz de bir Facebook, Google benzeri şirketler çıkartabilecek miyiz?” diye sormak yerine tek bir soru kalacak; “Bu ne zaman olacak?” Bu zamanı belirleyen parametre ise elimizdeki cevherin miktarı olacak.