İdeal “çalışan mutluğu” için memur olup devlete girmediğiniz sürece, kariyer basamaklarını tırmanırken bir noktada mevcut işinizden mutsuz olduğunuzu fark edeceksiniz. Belki maaşı, belki ofis ortamı, belki de çektiğiniz yol sizi her gün o işe gidip gelmekten alıkoyacak. Ne var ki içinizde körelen çalışma arzusunu, her ay yatan maaş, hayata dair sorumluluklarınız ve ödenmesi gereken kredi borçları nedeniyle bir şekilde yeniden alevlendirmeniz gerekiyor.
İster sevmediğiniz bir iş olsun, ister uzak bir ofis, ister belalı bir patron… Gerçekten çalışmak istemediğiniz ve ayrılmak gibi bir seçeneğiniz olmadığında ne yapmanız gerekiyor?
Marshall Goldsmith, ilk seçeneğin kolay olduğunu söylüyor: İşten kovulana kadar her gün huysuz biri gibi davranın ve bu süreçte daha çok seveceğiniz bir iş bulun. Bu sırada etrafınızdaki herkes için de ofisi çekilmez kılın, potansiyel müşterileri kaçırın ve ekmek yediğiniz şirketi dolaylı yoldan zarar ettirin…
Gücün karanlık tarafına teslim olmayın
Elbette İstanbul gibi iş hayatının yoğun, rekabetçi ve stresli olduğu şehirlerde bu seçeneğe başvuran insan sayısı hiç de az değil. Zaten bunu herhangi bir toplu taşıma aracına bindiğinizde tanık olabileceğiniz onlarca tartışma ve kavgadan da anlayabilirsiniz.
Ne var ki kendinizi bu şekilde mutlu etmeniz çok zor. Gün gelecek ve o bir sonraki işte de aynı hislere kapılacaksınız. O nedenle bu kısır döngüyü kırmak için bazı adımlar izleyebilirsiniz. Goldsmith, LinkedIn’de yayınladığı makalede bu tükenmişlik hissini yaşayan insanlara kendi mutluluklarını sağlayarak işyerinde pozitif tutumlarını sürdürebilmeleri için bazı tavsiyelerde bulunuyor.
Sevmediğiniz işte çalışan mutluluğu yaratın
“Benim önerim, mesainizi birer saatlik parçalara bölmeniz olacaktır. Örneğin, bir saatlik bir toplantıya girdiğinizi düşünün. Bu toplantı size göre anlamsız ve gereksiz, odaya girerken bile ayaklarınız geri geri gitmek istiyor.”
Şimdi bir de, bu toplantıdan sonra şu dört basit soruyla imtihana tabi tutulacağınızı varsayın:
– Mutlu olmak için elimden gelenin en iyisini yaptım mı?
– Bir anlam bulmak için elimden geleni yaptım mı?
– Pozitif ilişkiler kurmak için elimden geleni yaptım mı?
– Kendimi tam olarak bu toplantıya vermek için elimden geleni yaptım mı?
Eğer böyle bir test olsaydı, puanınızı artırmak için toplantı sırasında kendi tutum ve tavrınızı nasıl değiştirirdiniz?
“Bu soruyu dünyanın dört bir yanında sayısız yöneticiye yönelttim ve aldığım en popüler yanıtlar şunlardı;
– Toplantıda daha olumlu bir tavır sergilerdim.
– Toplantıyı birinin ilginç hale getirmesini beklemez, kendim bunu yapardım.
– Sunum yapan kişiyi kafamda eleştirmek yerine, ona yardımcı olmaya çalışırdım.
– Toplantı odasındaki bir kişiyle pozitif bir irtibat kurardım.”
Bu taktiği sadece bir saatlik toplantılar için değil, mesainizin her bir saati için ayrı ayrı yapmaya çalışın. Bu sayede hem zihniniz hem de kalbiniz daha mutlu olmak için istemsizce gayret gösterecektir. Harcadığınız hiçbir saati geri alamayacağınızı hatırlayın.
Kendi verimliliğiniz için kişisel bir sorumluluk üstlendiğinizde, şirketinize çok daha fazla fayda sağlayacaksınız. Üstelik daha mutlu bir çalışan olacaksınız. Kim bilir, belki de yeni bir iş arayışına bile son verebilirsiniz!