Michigan Üniversitesi’ndeki (UMich) araştırmacılar, teknik olarak eliptik polarize ışık olarak adlandırılan “bükülmüş ışık” geliştirerek ışık teknolojisinde bir atılım gerçekleştirdiler. Doğrusal polarize veya polarize olmayan ışık yayan geleneksel ışık kaynaklarının aksine bükülmüş ışık, renklerin, dokuların, yüzeylerin ve yönlerin gelişmiş bir şekilde ayırt edilmesine olanak tanıyan sarmal bir yapıya sahip.
Bükülmüş ışık 100 kat daha parlak
Kimya mühendisliği uzmanı ve çalışmanın ortak yazarı olan Nicholas Kotov, bu teknolojinin otonom araçların benzer dalga boylarına ancak farklı sarmallığa sahip nesneleri ayırt etmesini sağlayabileceğini açıkladı. Örneğin, geyik kürkündeki kıvrım insan giysisinin dokusuyla tezat oluşturduğu için bir geyik ile bir insan arasında ayrım yapabilir.
Araştırmacılar, bükülmüş ışığın benzersiz bir yayıcısını oluşturmak için tungsten telleri ve karbon nanotüpleri kullandılar. Bu malzemeleri bükerek, her bir bükülmenin uzunluğu ile yayılan ışığın dalga boyu arasında bir eşleşme elde ettiler ve bu da “bükülmüş kara cisim”in üreteceği şeye benzer bir ışık emisyonuyla sonuçlandı. Tipik olarak, kara cisim radyasyonu, nesnelerin belirli bir sıcaklıkta foton yaymasını ve emmesini içerir ve bu genellikle polarize olmayan ışıkla sonuçlanır. Ancak, bu durumda, yapılandırılmış yayıcı, kara cisim radyasyonu çalışmasında yeni bir başarı olan eliptik olarak polarize ışık üretti.
Çalışmanın baş yazarı Jun Lu, bu keşfin, yüzyıllık filaman ampul teknolojisinin prensiplerini yeniden gözden geçirmekten kaynaklandığını belirtti. Yöntemin foton ve elektron uyarımlarına dayanmadığını, bunun yerine Edison’un orijinal tasarımına benzer bir yaklaşım kullandığını açıkladı. Kotov, kara cisim radyasyonunun fiziğindeki gelişmelerin önemini ve bulguların günlük yayıcılara nasıl uygulanabileceğini vurguladı.
Bu yeni bükülmüş ışığın parlaklığı, önceki yöntemlerden 100 kat daha parlak olmasıyla öne çıkan bir özelliktir. Parlaklıktaki bu artış, geniş bir dalga boyu ve bükülme spektrumuyla birleştiğinde, pratik uygulamalar için heyecan verici fırsatlar sunar. Araştırmacılar, bu teknolojinin robotların ve otonom araçların, ultraviyole ve kızılötesi ışığı algılama ve karmaşık bükülmeleri ve desenleri ayırt etme yetenekleriyle bilinen deniz hayvanları olan mantis karideslerine benzer görme yeteneklerine ulaşmasını sağlayabileceğine inanıyor.