Teknoloji uzmanları ve yatırımcılar tarafından son dönemlerin en heyecan verici teknolojisi olduğu yönünde görüş bildirilen blockchain, Türkiye’nin de gündeminde. Kamuoyunun başta Bitcoin olmak üzere son günlerde sıkça adından söz ettiren kripto paraların altında yatan teknoloji olarak tanıdığı blockchain teknolojisinin finanstan gayrimenkule, sigortacılıktan üretime kadar pek çok sektörde kökten değişim yaratacağı düşünülüyor.
Blockchain devrimine katılmayanlar yok olacak
Blockchain teknolojisini öğrenmek ve kendi alanlarında kullanmak isteyen profesyoneller için birçok seminer ve atölye çalışması düzenleniyor. Blockchain alanındaki yatırımlarıyla uluslararası alanda önemli girişimler başlatan blockchain yatırımcısı ve danışmanı Tayfun Topkoç, kripto para birimlerinin yaşanan blockchain devriminin yalnızca küçük bir parçası olduğu ve dönüşüme uyum sağlayamayan sektörlerin önemlerini kaybedeceği görüşünde.
Blockchain yazılanların bozulmadığı bir defter
Blockchain’i “Türkçede blok zinciri olarak da tanımlayabileceğimiz, her satırı bir önceki satırının doğruluğunu kriptografiyle güvence altına alan, açık ve dağıtık bir nevi defter” olarak tanımlayan Topkoç şunları söylüyor:
“Bu defterde yazılanları değiştiremiyorsunuz. Dolayısıyla iki parti arasında gerçekleşen her türlü işlemin kaydını verimli, doğrulanabilir ve kalıcı bir şekilde tutabiliyorsunuz. Sigorta poliçeleri, kira sözleşmeleri, müşteri verileri, aklınıza gelebilecek her kaydın, dağıtık yapının verdiği ‘bozulmama’ güvencesiyle saklanabileceğini düşündüğünüzde blockchain’in dönüştüreceği kavramların ve iş modellerinin sayısında bir sınır olmadığı sonucuna da kolayca ulaşıyorsunuz. Özellikle de merkezi yazılım platformları blockchain’in bu dönüştürücü etkisinin tehdidini enselerinde hissedecek.”
Türkiye’nin 2001 yılında yaşadığı krizin ardından finansal teknolojilere yatırım yaparak bankacılık sistemini yeni baştan tasarlamasını Estonya’nın blockchain açılımına benzeten Topkoç, “Deloitte tarafından yayınlanan bağımsız bir rapor, Estonya’nın e-vatandaşlık programının Estonya’ya ilk üç yıl içerisinde 14,4 milyon avroluk gelir getirdiğini ortaya koyarken, 2025 yılında ise bu miktarın 1,8 milyar avroya ulaşacağını öngörüyor. Bu da programa yatırılan her 1 avrodan 100 avroluk dönüş elde edildiği anlamına geliyor. Estonya bu adımları 2010’da atmaya başladı. Bizse çok daha kısa bir sürede Estonya’yı tahtından edebiliriz” açıklamasını yaptı.
Türkiye’de finans, sağlık teknolojileri ve ilaç gibi çok ciddi büyüklüğe ve güce ulaşmış sektörlerin varlığının yanı sıra yetenek açısından önemli bir potansiyel bulunduğunun altını çizen Topkoç, “Başta yazılım olmak üzere pek çok alanda Estonya’dakinden çok daha fazla, parlak beyne sahibiz. Bu beyinleri bir araya toplayıp blockchain’e yönelik bir kamu politikası oluşturmak hiç zor değil. Yeter ki hedefi tayin edelim ve yolumuzdan şaşmayalım. En önemlisi de bu alanda dünya çapında girişimlerin temelini oluşturacak yeteneklerin hevesini sürekli olarak besleyecek bir girişimcilik ortamını tesis edelim. Yazılımı yalnızca ERP ve CRM olarak gören yerleşik vizyondan en kısa zamanda kurtulmalı ve odağımızı dünyayı değiştirecek teknolojilere çevirmeliyiz” dedi.