Durham Üniversitesi’nden astrofizikçi Daniele Sorini ve ekibinin yeni araştırması, uzaylılarla neden karşılaşmadığımız konusunda çarpıcı bir teori ortaya koyuyor. Bilim insanlarına göre, galaksimizdeki milyarlarca gezegene rağmen uzaylılarla karşılaşmamamızın nedeni, onların bizim evrenimizde olmaması. Bu ilgi çekici çalışma, Monthly Notices of the Royal Astronomical Society adlı bilimsel dergide yayımlandı.
Çoklu evrenler teorisi
Araştırma, ünlü Drake denkleminin, çoklu evrenler teorisiyle birleştirilmesi gerektiğini öne sürüyor. Bu teoriye göre, yaşamın ortaya çıkmasına daha uygun koşullara sahip evrenler olabilir ve yaşam formları bu evrenlerde gelişmiş olabilir.
Drake denklemi, Samanyolu’nda yaşam formlarının varlığına dair olasılık hesapları sunarken, mevcut gözlemler Güneş benzeri yıldızların yaşama elverişli bölgelerinde 40 milyar Dünya benzeri gezegen olduğunu gösteriyor. Ancak Sorini ve ekibine göre, bizim evrenimiz, yaşamın ortaya çıkması için ideal koşullara sahip olmayabilir.
Karanlık enerji ve yaşam koşulları
Araştırmanın temelinde, evrendeki karanlık enerji yoğunluğu yer alıyor. Ekibe göre, barındırdığı maddenin %27’sinin yıldız oluşumuna olanak sağladığı bir evren, yaşam formlarının ortaya çıkması için daha elverişli. Ancak bizim evrenimizde bu oran yalnızca %23. Sorini’ye göre, bu fark, evrenimizde yaşamın görece daha az olma ihtimalini açıklayabilir.
Sorini’nin teorisi, Fermi paradoksuna olası bir cevap sunuyor. Fermi paradoksu, “Bu kadar büyük bir evrende neden yalnızız?” sorusunu gündeme getirirken, Sorini’nin önerisi bu paradoksun çözümünü başka bir evrende arıyor. Ancak teori, bilim dünyasında tartışmaları da beraberinde getiriyor. Drake denklemi, hâlihazırdaki şartlarda evrende daha fazla yaşam formu olması gerektiğini öne sürerken, çoklu evrenler teorisi bu bakış açısını sorguluyor.
Uzaylıları bulma umudu devam ediyor
Sorini’nin araştırması, yaşam arayışına farklı bir bakış açısı sunarken, uzaylıları bulma umudunu tamamen ortadan kaldırmıyor. Bilim insanları, gelecekteki teleskoplarla yapılacak daha kapsamlı gözlemlerle bu gizemi çözmeyi hedefliyor.
Evrenin büyüklüğü ve karmaşıklığına dair bilgilerimiz her geçen gün artsa da, bu tür teoriler, evrenin enginliği karşısında ne kadar az bilgiye sahip olduğumuzu bir kez daha hatırlatıyor.