Elektronik ödeme sistemlerinin çok hızlı bir biçimde büyümesi, yeni teknolojik gelişmeler ve iş dünyasının değişen ihtiyaçlarıyla birlikte, son yıllarda şirketleri iş süreçlerini daha etkili bir hale getirmeye zorladı.
Şirketler bunu çoğu durumda tedarikçiler, müşteriler ve benzerleriyle etkileşim kurmak için e-akış sistemleri kullanarak elde etti. Her tür e-ödeme günümüzde o kadar yaygınlaştı ki, işletmelerin herhangi bir elektronik işlemden tamamen kaçınabilmesi kesinlikle imkânsız bir hale geldi.
Şirketler dijital dünyadaki varlıklarını artırdıkça, iş devamlılığını sağlamak ve siber tehditlere karşı korunmak da bir o kadar önem kazanacak.
Çevrimiçi işlem sayısı arttıkça, çevrimiçi dolandırıcılık seviyesi de artıyor, ki söz konusu ankete katılan finansal hizmet kuruluşlarının %50’si de çevrimiçi finansal dolandırıcılığın artmakta olduğuna inanıyor. Finansal kurumların, işlerini ve müşterilerini siber suçlulardan korumak için her türlü çabayı göstermesi gerektiği açık.
Anket, işletmelerin %41’inin kurum içi bir siber güvenlik çözümü kullandığını ve %45’inin ise riskleri azaltmak için bankalarından gelen üçüncü şahıs bir çözüme güvendiğini gösteriyor.
Şirketler mücadele etmiyor
Buna rağmen, şirketlerin %46’sı finansal dolandırıcılıkla mücadele eden bir çözümü ya kısmen kullanmış, ya da hiç tercih etmemiş. Finansal kuruluşlar arasında yalnızca %57’sinin dolandırıcılığa karşı özel bir güvenlik çözümü var.
Bu bulgulara göre, e-ödemeler alanında çalışan kuruluşların yaklaşık yarısı, istatistiklere göre dolandırıcılığa karşı güvenilir olmayan ve yüksek oranda yalancı pozitif sonuçlar gösteren çözümler kullanıyor.
Güvenlik sistemlerinin yanlış kullanımı ödeme işlemlerinin bloke olmasına da neden olabilir. Ayrıca, ödemelerin yanlış yapılması, müşteri ve nihayetinde kâr kaybına neden olabilir. Dolayısıyla bu her işletme için kritik bir konu.
Tek sorun dolandırıcılığın kendisi değil; finansal kurumların mümkün olan en iyi müşteri hizmetini sunmak için sistemlerindeki yanlış alarm sayısını da azaltması gerekir.