Enerji güvenliğini güçlendirmeye yönelik önemli bir adım olarak Baker Hughes, ABD Hava Kuvvetleri ve Baş Dijital ve Yapay Zeka Ofisi (CDAO) tarafından askeri operasyonları desteklemek için jeotermal enerjinin potansiyelini araştırmak üzere seçildi.
Askeri amaçlı jeotermal santral projesi
Bu iş birliğinin amacı, Amerika’nın önemli jeotermal kaynaklarından yararlanarak dünya çapındaki askeri üslere güvenilir güç sağlamak. Gelişmiş enerji çözümlerine erişimi kolaylaştırmayı amaçlayan CDAO’nun Tradewinds Solutions Pazar Yeri, enerji teknolojisindeki uzmanlığıyla bilinen Baker Hughes’a “Ödüllendirilebilir” statüsü verdi.
Baker Hughes, bu statüyle birlikte, şebeke kesintileri sırasında bile askeri bölgelere sürekli elektrik sağlayabilecek kamu ölçeğinde jeotermal enerji santralleri geliştirmeyi araştıracak.
Baker Hughes Jeotermal Başkan Yardımcısı Ajit Menon, istikrarlı bir güç kaynağı sağlamada jeotermal enerjinin önemine değindi. ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumu, Batı Amerika Birleşik Devletleri’nin yaklaşık 500.000 MW potansiyel olarak geri kazanılabilir Gelişmiş Jeotermal Sistemler (EGS) kaynağına sahip olduğunu tahmin ediyor.
Sıcak suyun yüzeye çıkarıldığında dolaşıp elektrik üretmesi için EGS’nin temel işlevi, kaya oluşumlarında yeni çatlaklar oluşturmak üzere derinlere sıvı enjekte etmektir. Bu teknoloji, geleneksel enerji kaynaklarına sürdürülebilir bir alternatif olarak konumlandırılması nedeniyle özellikle askeri uygulamalar için caziptir. Sage Geosystems ayrıca 2024 yılında, Teksas’ın Starr County bölgesinde yenilikçi jeotermal enerji sistemi Jeo-basınçlı Jeotermal Sistemler’in (GGS) pilot testini yapmak üzere ABD Hava Kuvvetleri ile bir sözleşme imzaladığını duyurdu. Bu hibrit yaklaşım ısı ve basıncı bir araya getirerek ikili enerji üretimi ve depolama olanağı sunuyor.
Sage’in daha önceki testleri, GGS’nin lityum-iyon piller ve doğal gaz tepe tesisleri gibi daha geleneksel enerji depolama teknolojileriyle rekabet edebileceğini gösteriyordu. Şirket, pilot aşamada bu iddiayı doğrulamayı umuyor.