9. Uluslararası Elektronik Haberleşme Düzenleyiciler Konferansı’nda İşletmeciler Toplantısı’nda konuşmacı olarak söz alan Telkoder Başkanı Yusuf Ata Arıak, telekomünikasyon sektörünü değerlendirerek, sektörün gelişmesini engelleyen problemleri ve çözüm yollarını işaret etti. Arıak, “Yeni Teknolojiler ve Yenilikçiliğin Düzenlemelere Etkisi” konulu konuşmasında şunları söyledi:
“Son birkaç yıla bakacak olursak Telekom sektörünün beklendiği gibi büyümediğini ve sektörün yapısının değişmediğini görüyoruz. Sektörün 2008-2013 cirosu sırasıyla 16.7, 15.8, 16.3, 16.7, 16.6 ve 16.8 milyar dolardır. Yani ABD Doları cinsinden 16-17 milyar arasında kendini tekrar eden bir ciro söz konusu. 14 yıl önce de var olan Türk Telekom ve üç GSM işletmecisinden oluşan ana yapı devam ediyor. Bağımsız Alternatif işletmecilerin (TTNET hariç) ciro payı on yılda sadece yüzde 8 seviyesine ulaştı. Yeni yabancı yatırımcılar ülkeye gelmiyor, yerli büyük guruplar pazardan çıktılar. Bu noktada hepimizin bu durumun nedenlerini ve pazarın büyümesi için neler yapılabileceğini kendimize sormamız gerekiyor. Ülkemiz telekomünikasyon sektörü için en önemli risk ve tehdit sektörde serbestleşme sürecinin tamamlanmamış olmasıdır. Yeni nesil işletmecilik alanına yabancı yatırımın gelmemesinin en önemli nedeni, piyasada tam ve adil rekabet ortamının henüz sağlanmamış olmasıdır. Serbestleşme başladığında bu alana giren Türkiye’nin birçok büyük gurubu bile (Koç, Sabancı, Borusan, Ülker, vb.), bütün ısrarlarına rağmen devam edememiş ve bu alandan çekilmiştir”.
Türk Telekom ve Turkcell yönetimindeki devlet etkisi doğal değildir
Sektörde mevcut gelinen noktada yapının doğal ve dengeli olmadığını belirten Arıak, “Türk Telekom gurubunda devletin doğrudan mevcudiyeti sürmektedir; Turkcell Yönetim Kurulu’na giren yeni üyelerle sektörün bünyesine yeni bir devlet mevcudiyeti eklenmiştir. Sonuçta, mevcut yapının yüzde 77’sini oluşturan bu iki gurubun yönetiminde hükümet doğrudan etkin duruma gelmiştir. Nedeni ne olursa olsun bu durum ‘’doğal’’ ve dengeli değildir. Temennimiz kısa sürede doğal duruma dönülmesidir” dedi.
Türk Telekom, TTNET ve Avea fiili olarak birleşti
Son günlerde Türk Telekom, TTNET, Avea organizasyon yapısında yapılan değişikliğin son derece kritik olduğuna dikkat çeken Arıak, “Firma isimleri korunsa da yapılan iş fiili bir birleşmedir. Bu değişikliklere BTK ve RK ses çıkarmazsa benzer organizasyon değişiklikleri Turkcell/Superonline ve Vodafone/Vodafone Net’te de yaşanabilir. Tüm bu gelişmeler, Türkiye telekomünikasyon sektörünün triopol/düopol yapısına dönüşmesine zemin hazırlıyor. Henüz rekabetin yeterince gelişmediği ülkemizde yaşanan bu durum serbestleşmeye çok büyük zarar verecektir. Bu durumdan yakın ve orta vadede, gerek vatandaşlar gerekse de sektörde faaliyet gösteren firmalar zarar görecektir” şeklinde konuştu.
Fiber şebekelerin kurulmasının önündeki engeller kaldırılmalı
Telekomünikasyon alanında son yıllarda gerçekleşen teknolojik gelişmeler sonucunda, ses, veri ve görüntü hizmetlerine olan talepte büyük artışlar yaşandığına vurgu yapan Arıak, “Günlük hayatımız giderek daha fazla bilgiye ulaşmayı gerektiriyor. Bütün dünyada da son zamanların en önde gelen konularından birisi, evlere kadar hızlı haberleşme hatlarının, yani fiber optik hatların çekilmesi konusudur. Avrupa Birliği’nde, 2020 yılına kadar evlerin yarısına 100 MB hızındaki fiber hatlarla ulaşmayı, diğer yarısına da 30 MB hızın sağlanması planlanmış durumda. Her eve, her işyerine hızlı haberleşme altyapısı kurulması Türkiye’nin uluslararası düzeyde rekabet gücünün arttırılması ve Türkiye ekonomisinin sayılı ekonomiler arasına girebilmesi için olmazsa olmaz bir öneme sahiptir. Bu alandaki gecikme veya hatalı bir politika, telafisi çok zor bir geri kalışa yol açabilir. Bu açıdan bakıldığında, sektördeki büyümeyi artıracak en önemli ve güncel gelişme, fiber kablolardan oluşan yeni nesil şebekelerin kurulması yönünde atılmakta olan adımlardır. Yeni fiber şebekelerin kurulması önündeki engellerin kaldırılması ile birlikte yerli ve yabancıların telekomünikasyon alanına ilgilerinin artacağını düşünüyoruz” dedi.
Fiber şebekeler yaygınlaşmazsa 4G’ye geçilemez
Yeni teknolojilerin ve yenilikçiliğin, uygun iklimlerde yaratılıp uygulanıdığını belirten Yusuf Ata Arıak, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Facebook, Twitter, Youtube, Skype, WhatsApp, ön ödemeli mobil kartlar ve benzerleri… Hepsi rekabetçi ortama en erken geçilen, uygun altyapıya en önce sahip olan yerde ABD’de ortaya çıktı. Hepsi de çok küçükten başlayıp büyüdüler. 8-10 sene geriden gelen ülkeler, hala arayı kapatıp benzeri teknolojileri ve yenilikçiliği yapamadılar. O nedenle, vakit kaybetmeden, yaygın, rekabetçi, hızlı genişbant şebekelerini gerçekleştirmeliyiz. Yeni fiber şebekeleri yapamazsak, Yaygın alternatif fiber şebekeler olmazsa, “yeni teknolojiler ve yenilikçilik” dar yollarda vakit kaybeder.”
“Hızlı haberleşme altyapısı olan Fiber şebekeler sadece sabit internet için kullanılmamakta, aynı zamanda cep telefonu şebekeleri de fiber optik şebekeleri kullanıyor. Fiber şebekeler yaygınlaşmazsa cep telefonunda 3G’den 4G’ye geçemeyiz. Fiber şebekeler yaygınlaşmazsa artan veri iletimi karşısında ulusal haberleşme şebekemizde yavaşlamalar hatta çökmeler yaşanabilir. Mevcut ulusal yeraltı kablo kanallarını herkesin bedeli karşılığı kullanabilmesi hem İnternet kullanıcıları hem de Türkiye’nin geleceği için kritik öneme sahip. Yeraltı kablo kanallarını, fiberlerini tüm işletmecilerin uygun kiralama fiyatlarıyla kullanabilmesi için bu fiyatların maliyet temelli olarak belirlenmesi gerekiyor”.
Yeraltı kablo kanallarının kirası AB’ye göre 30-40 kat pahalı
“Türk Telekom’un açıkladığı yeraltı kablo kanallarının kullanım kirasının AB’ye göre neredeyse 30-40 kat daha pahalıdır. Ülkemizde rekabetin artması ile İnternet kullanıcılarının işletmecisini, tarifesini, kalitesini seçebilmesi için bu fiyatların AB fiyatları seviyesinde belirlenmesi gerekiyor. Bu durumu düzeltmek için Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu, (BTK) alacağı kararla yeraltı kablo kanallarının diğer işletmeciler tarafından kiralanması ücretlerini ve şartlarını en doğru biçimde belirleyeceğine inanıyoruz. Zira yeri kazmak suretiyle sıfırdan hat çekme maliyetleri bile şu anki kablo kanalları kirasından daha uygun bir maliyet sunuyor.”