Önce cebe girerek kişisel olan saatler, zamanla -dönemin şartlarında at üstünde giderken saate bakma zorluğundan olsa gerek- deri kayışlar ile bileklerimizde yer edinmiş. 1800 lü yıllarda kullanımına başlayan kol saatleri hakkında bir başka şaşırtıcı gerçek ise o dönemde sadece kadınlar tarafından kullanılması. Daha sonra 1.Dünya Savaşı esnasında erkeklerde de kullanılmaya başlanan saatler bu dönemden sonra saat sektörünün gelişmesine ve değişmesine sebep olmuş.
Günümüzde saatler sahip oldukları mekanik özelliklere ve tasarımsal farklılıkları ile özellikle bir erkeğin vazgeçilmez aksesuarlarları arasında. Hatta öyle ki lüks bir araba fiyatına kadar çıkan modelleri kullananların bir çoğu, sahip oldukları saatin, ait oldukları ekonomik sınıfın bir göstergesi olarak görüyor.
Lüks saat pazarı günümüzde o kadar çeşitlilik gösteriyor ki, 28-30-31 çeken ayları otomatik ayarlayan saatlerden, güneş zamanı yerine yıldız zamanını baz alan saatlere, hatta havayla çalışan saatlere kadar uzanan bu çeşitlilik, analog teknolojideki mühendislik başarısını gözler önüne seriyor. Bu ince düşünülmüş özelliklere bir o kadar da ince işçilik dahil olduğunda analog saatleri bir ömür kullanmak mümkün.
Diğer yandan gelişen teknoloji ile doğru orantılı olarak saatlerin de gittikçe daha akıllı (!) hale geldiği bir gerçek. Tansiyonumuzu ölçen, kaç kilometre koştuğumuzla ilgilenip kaç kalori yaktığımızı bize söyleyen akıllı saat pazarına bir çok teknoloji şirketinden sonra sektörün bir diğer büyüğü Apple’ın da girmiş olması, ilerleyen günlerde bizi bu konuda ne tarz sürprizlerin beklediğine dair yeterli bir işaret.
Akıllı saatler, analog saat ruhunu ne kadar yansıtabilir?
Fakat tekonoloji denen bu nimetin küçük birer meyvesi olan bu akıllı saatler sizce analog saat ruhunu ne kadar yansıtabilir? Tüketim çağının verdiği en doğal haklardan biri sonucu her sene yeni modeli ile değiştireceğimiz akıllı saatler analog muadillerine oranla ne kadar ömürlük olabilir? Ya da markalar arası fiyat rekabeti sonucu oluşacak mali ulaşılabilirlik, asalet ve ekonomik statü göstergesi olarak ne kadar kabul edilebilir?
Bu yüzden gelecekte “akıllı saat” müşterilerinin yanında bir de “akıllı” saat müşterileri’nin olacağı görüşündeyim. Ceplerinde zaten yeterince akıllı cihazlar bulunan bu müşteri kitlesi, yeni bir akıllı cihazdan öte analog saatinin taşıdığı ruha sadık kalarak her yeri ince ayrıntılarla donatılmış tasarım harikası saatini kullanmaya devam etmesi en olası senaryo. Bu senaryoya karşı, akıllı saat pazarına giren teknoloji şirketlerinin ürün çeşitliliği konusunda bahsi geçen müşterilere yönelik ürünler de çıkarması beklentilerim arasında.