Zenium Technology Partners tarafından İngiltere, Almanya ve Türkiye’de gerçekleştirilen bağımsız araştırma, bugün her iki işletmeden birinin doğal felaketlere karşı dayanıksız veri merkezleri işletmeye devam ettiğini gözler önüne serdi. “Büyüme, Risk ve Bulut Yönetimi” başlıklı araştırmaya katılanların yüzde 45’i veri merkezlerinin su baskınlarına, yüzde 43’ü depreme karşı dayanıklı olduğunu; yüzde 60’ı ise veri merkezlerinin fiziksel ve çevresel risklerden uzak bölgelerde inşa edildiğini itiraf ediyor. Buna rağmen doğal felaketlere hazırlıksız olma durumu, veri merkezi sektörü açısından en önemli sorunlardan biri olmaya devam ediyor.
Araştırmaya göre, her 2 şirketten 1’i geçtiğimiz 10 yıl içinde deprem veya başka bir doğal felaket yüzünden veri merkezi operasyonlarında aksaklık yaşadığını ifade ediyor. 3 ülkede katılımcılar ortalama 10 yıllık süre zarfında bu tür 5 vaka yaşadıklarını dile getiriyor. Bu da veri merkezlerinde her 2 yılda bir doğal felaketlerle ilgili bir sorun yaşandığını gösteriyor. Araştırmaya göre Türkiye yüzde 65’lik oranla 3 ülke arasında bu sorunu en fazla yaşayan ülke.
Doğal felaketler sonrasında veri merkezi operasyonunda aksaklık yaşadığını söyleyen şirketlerin neredeyse tamamı (yüzde 91), maliyeti 2 milyon lirayı bulabilen bu ekstra giderleri bilançosundan karşılamak zorunda kalıyor. Üstelik CIO, başkan yardımcısı ve direktör seviyesindeki her 3 katılımcıdan 1’i (yüzde 34), bu ekstra maliyetin tam olarak ne kadar olduğunu bilmediğini itiraf ediyor.
Araştırmanın öne çıkan bir diğer noktası da, veri merkezi operasyonunu dış kaynak kullanımı ile yürüten şirketlerin, seçim yaparken lokasyon ve bina dayanıklılığı konusunda yeterince titiz davranmadıkları. ‘Yetersiz’ ve ‘uzman olmayan’ çözüm ortağı seçimi yapan şirketler, veri merkezi işini kendi içinde halleden şirketlere göre iki kat daha fazla doğal felaket kaynaklı aksaklık yaşadığını belirtiyor. Veri merkezi işini kendi içinde halleden şirketlerin son 10 yılda doğal felaket kaynaklı yaşadığı sıkıntılar yüzde 25 oranında iken, veri merkezini ‘yanlış’ üçüncü partilerle yürüten şirketlerde bu oran artarak yüzde 58’e çıkıyor. Bu da veri merkezi için dışkaynak kullanımında ‘doğru’ operatör seçiminin önemini bir kez daha ortaya çıkarıyor.
Araştırmaya katılanlar arasında veri merkezi operasyonlarının bir kısmını halihazırda dış kaynaktan temin eden şirket yöneticilerinin yüzde 64’ü, veri merkezi operasyonunu kendi içinde yöneten şirket yöneticilerinin de yüzde 36’sı, doğal felaketlere karşı riski azaltmak için daha fazla dış kaynağa yönelmeyi planladığını belirtiyor. Türkiye, yüzde 64 oranla, bu konuda en ön sırada yer alıyor. Risk azaltmak için dış kaynak kullanımına yönelmeyi düşünen şirket yöneticilerinin yüzde 88’i, verilerini her koşulda ulusal sınırlar içinde tutmanın önemine inanıyor. Bu noktada da Türk yöneticiler yüzde 87 oranla ilk sırada yer alıyor. Bu şekilde düşünen yöneticilerin oranı İngiltere’de yüzde 86, Almanya’da ise yüzde 75 olarak görülüyor.
Zenium Technology Partners Türkiye Ülke Müdürü Aslıhan Güreşcier, “Araştırma sonuçları, dış kaynaklı veri merkezi operatörü seçiminde şirketlerin yeterince dikkatli karar almadığını gösteriyor. Veri merkezi işinde doğal felaketler gündemin en önemli maddesi. Ancak şirketlerin veri merkezi iş ortaklarını seçerken ölçeklenebilirlik, bağlanabilirlik ve maliyet gibi kriterlere odaklandığını ama veri merkezinin lokasyonu konusunda yeterince dikkatli davranmadığını görüyoruz. Günümüzün 7/24 iş ortamlarında son derece kritik hizmetler sunan veri merkezlerinde operasyondan kaynaklanan aksaklıklar, şirketler için yıkıcı sonuçlara ve ciddi bir ekstra maliyetlere sebep olabiliyor. Araştırma doğal felaketlere karşı dayanıklı, sağlam ve esnek veri merkezi binalarına yönelik artan talebin, yerel bir veri merkezi operatörü ile çalışma tercihini artıracağını işaret ediyor. Katılımcıların yüzde 83’ü, Avrupa Birliği (AB) Veri Koruma Direktifi kapsamında yerel sağlayıcılardan daha fazla veri merkezi alanı kiralamak zorunda kalacaklarına inanıyor. Bu noktada doğru veri merkezi seçimi için uzun vadede en önemli kriterin “lokasyon” olduğunun altını çizmek gerekiyor” diye konuştu.