Küresel platformun önde gelen cep telefonu üreticilerinden ZTE, daha doğal ve sezgisel iletişim sağlayan teknolojilerin önümüzdeki yıllarda mobil inovasyonda ön planda olduğunu ve daha fazla göreceğimizi tahmin ediyor. ZTE Küresel Pazarlama Direktörü Waiman Lam Mobil Teknolojinin geleceği konusunda bir makale kaleme aldı: bu yıl düzenlenen Mobil Dünya Kongresi’nde tanoışma fırsatı bulduğumuz Lam’ın makalesini aşağıda okuyabilirsiniz.
Mobil Dünya Kongresi’ne ve IFA Preview’e bu yıl katılmış biri olarak, ‘akıllı’ teknolojinin evriminin hiç bir yavaşlama emaresi göstermediğini ilk ağızdan doğrulayabilirim– her şey akıllı oluyor. Akıllı telefonlar, akıllı saatler, akıllı kıyafetler– tuhafından uçuk kaçık ve harika olanına kadar yeni ‘akıllı’ cihazların birer birer şova katılmasının sonu görünmüyor.
Bu tufana rağmen, tüm bu cihazların ortak özelliğine, yani insanların neden bu cihazların ‘akıllı’ etiketini hak ettiğini düşündüğüne gelecek olursam; bu cihazların birleştirici nihai amacı oldukça basit: akıllı teknoloji, tüketicinin günlük yaşamını sorunsuz bir şekilde sadeleştirmek ve iyileştirmek için tasarlanmaktadır. Başka türlü ifade etmek gerekirse, bir cihazın işletimi için ihtiyaç duyulan akıllı özelliklerin eksikliğinin bu cihazın akıllı olarak nitelendirilmesini sağladığı söylenebilir.
Teknoloji şirketleri, akıllı cihaz arenasında liderlik için yarışmaya devam etmemizden hoşlanırken, asıl komutanın tüketicilerin olduğu aşikardır. Bir teknolojinin piyasaya sürülmesinin iki yolu vardır; ya sektör tarafından tüketicilere kabul ettirilir ya da tüketiciler tarafından sektöre kabul ettirilir. Akıllı teknolojiler kesinlikle ikinci seçeneğe girmektedir ve bunun bir sonucu olarak uzun vadede daha başarılı olacaktır.
Peki, tüketici taleplerinin bizi bir sonraki aşamada nereye götüreceği konusunda ZTE ne düşünüyor? Bu çok hızlı gelişen ortamda her zaman var olan geri kalma tehlikesiyle karşı karşıya kalıyorken, önümüzdeki beş yıl içerisinde hangi teknolojiler üzerinde bahis oynuyoruz?
Mobil deneyimi
Tüketicilerin bir cihazdan beklentileri her gün giderek artıyor. Bunun sonucunda, tüketicilerin teknolojiyle etkileşim şekli de önemli ölçüde değişiyor. Artık içerik alışkanlıklarını en son inovasyonlara uydurmak zorunda kalmaktan hoşnut olmayan tüketiciler, daha ziyade teknolojinin kendilerine, yani davranışlarına, yaşam tarzlarına ve istedikleri deneyim ve iletişim şekline uyum sağlamasını bekliyor.
Bu taleplerden dolayı, daha doğal ve sezgisel iletişim sağlayan teknolojilerin önümüzdeki yıllarda mobil inovasyonda ön planda olduğunu daha fazla göreceğimizi tahmin ediyoruz.
Dolayısıyla, ZTE’de, geliştirme çalışmalarımızı iki kilit alana yoğunlaştırıyoruz: ses kontrolü ve hareket algılama:
- Ses kontörlü, hands-free devriminin bir sonraki aşamasıdır. Birden fazla görevi yerine getirmeye çalıştığımız yoğun hayatlarımıza uyum sağlayan bu özellik tüketicilerin mobil cihazıyla istedikleri zaman, istedikleri yerde ve dokunmaya gerek duymaksızın etkileşim kurmasını sağlamaktadır.
- Mimik kontrolü, benzer şekilde daha akıllı bir yaşam için gerçekten pratik avantajlar sunmaktadır. Bu özellik, tüketicilerin uzun süren bir dizi adımı gerçekleştirmektense mimiklerini kullanarak cihaz başlatma komutlarını pürüzsüz bir şekilde vermesini sağlıyor.
Bağlantılı dünya gerçeğe dönüşürken, ses ve mimik kontrol teknolojisinin gelişiminde, hem sorunsuz bir tüketici deneyiminin sağlanması açısından hem de ZTE’nin rakipleri arasından sıyrılmasına yardımcı olması konusunda büyük bir pazar potansiyeli görüyoruz.
Şu anki hiper rekabetçi akıllı telefon pazarında, ZTE dahil olmak üzere imalatçıların büyük çoğunluğu, günümüzün tüketicilerini ihtiyaçlarını karşılayan premium cihazları sunmaya odaklanmaktadır. Ancak, sadece donanımla rekabet edersek başarılı olamayız, işte bu nedenle deneyimi artıran teknolojiler bu kadar değerli hale geliyor. Aynı şekilde, akıllı telefon sektörünün dar sınırlarının da dışına çıkarak modern kullanıcının istediği yaşam tarzını kolaylaştırmaya hizmet eden geleneksel olmayan cihaz kategorilerine (akıllı projektörler veya giyilebilir teknolojiler) girmenin önemli olduğunun farkındayız.
Giyilebilir tartışması
Satışa çıktığı ilk haftada net 1 milyar pound’luk hasılat getiren Apple Watch’la (Saat) birlikte, çoğu şirket artık varını yoğunu (geleneksel ve geleneksel olmayan ürünler) daha karlı görünen giyilebilir teknolojilere koymayı düşünüyor olabilir.
Bu yılki CES’te ZTE Grand Band’i lanse ederek giyilebilir teknolojiye çok fazla yatırım yapmamıza rağmen, giyilebilir teknolojiler ürün portföyümüzün sadece bir parçasını teşkil ediyor ve hem akıllı cihazlar hem de giyilebilir teknoloji alanında inovasyonumuzu devam ettireceğiz.
Giyilebilir teknolojinin akıllı telefon pazarında büyük bir oyun çıkarabilmesi ve uygun bir alternatif olduğunun düşünülebilmesi için, akıllı telefonlarla aynı işleve sahip olması gerekiyor. Tüketiciler nasıl akıllı telefonlarından giderek artan düzeylerden fonksiyonellik beklentisi içerisine giriyorsa aynı şekilde giyilebilir cihazlardan da çıktıkları ilk andan itibaren aynısını bekliyor. Dolayısıyla ZTE gibi imalatçılar tüketicilerin sezgisel teknolojilere yönelik ihtiyacı ile pratik teknoloji deneyimini sunma arasında bir denge kurmaya odaklanacaktır.
Sezgisel özellikler sunan ancak bataryasının sık sık doldurulması gereken Apple Watch’un hala doğru dengeyi bulmak zorunda olduğunu düşünüyorum.