Techinside Google News
Techinside Google News

Ahmet gel gel, bu da elektrikli…

Autoshow İstanbul 2015 Fuarı’nı tüm yeniliklere rağmen “teknolojiyi ıskalayan fuar” olarak hatırlayacağım.
- Advertisement -
BMW'nin Türkiye'de de satışa sunduğu yüzde 100 elektrikli modeli i3
BMW’nin Türkiye’de de satışa sunduğu yüzde 100 elektrikli modeli i3

Başlıktaki diyalog, Autoshow İstanbul 2015 Fuarı’nda Renault standında kulak misafiri olduğum bir konuşmaya ait. Stand içinde yüzde 100 elektrikle çalışan Zoe modelini incelemek için etrafında gezinirken, yakınımda olan 50’li yaşlarında bir adam, arkadaşını bu şekilde çağırdı: “Ahmet gel gel, bak bu da elektrikli…

Fuar, ekonomik koşullar nedeniyle bir önceki tarihinde gerçekleşmemiş ve her zaman düzenlendiği sonbahardan ilkbahara çekilmişti. Basın ve VIP haricinde herkese açık olan ilk günün getirdiği sakinlikle dolaşma fırsatı bulduğum salonlarda Renault, Toyota, BMW ve Mercedes gibi bazı markaların çevreci yönlerini öne çıkarmak için önemli bir gayret sarfettiğini söylemem gerek.

Fuarda araçları incelerken elektrikli otomobillere olan ilginin bir önceki fuara göre artmış olması sevindirici. Ancak tüketicilerin gözünde halen dizel – elektrikli karşılaşırması yapıldığı için bu ilginin, stand görevlisiyle yapılan kısa bir soru cevabın ardından hayal kırıklığına dönüştüğüne de bizzat şahit oldum. Ziyaretçiler özellikle aracın menzili, kaç saatte şarj edildiği gibi sorular yöneltiyor, stand görevlileri ise fabrika verilerini değil, kullanıcılarından gelen gerçek verilerle yanıtlıyordu:

– “Aracın menzili 150 – 200 kilometre, ama müşterilerimiz günlük kullanımda 100 – 150 kilometre yol aldığını söylüyor…”
– “Araç evinizdeki prizle 6-7 saatte şarj oluyor…”

Bu değerleri duyan dizel motor ekonomisine alışkın kullanıcılar da doğal olarak yüzleri asık bir şekilde standı terkediyordu. Olumlu bir nokta, Renault Zoe, BMW i3 gibi tamamen elektrikli araçların fiyatlarının kabul edilebilir seviyeye gelmesiydi. Örneğin Zoe için istenen fiyat 65 bin TL’nin biraz üzerinde ve bu da dizel otomatik bir Clio’ya oranla yalnızca 4-5 bin TL’lik bir ek maliyet anlamına geliyor. Clio, şehiriçi sakin kullanımda 100 kilometrede ortalama 5-6 litre civarı bir tüketimle –yani yaklaşık 25 TL’ye yakın bir bedelle- yol alabiliyor. Eğer Zoe’yu tercih ederseniz aynı mesafedeki tüketiminiz 3-4 TL’lik elektrik faturası oluyor. Orta ve uzun vadede Zoe daha kârlı bir hale gelebiliyor.

Benzer bir tablo BMW i3 için de geçerli. İç mekan kalitesi ve genişliği açısından 1 serisini çok da aratmayan –üstelik çok daha ferah olan- i3’ün sunduğu BMW kalitesi yanında önemli bir artısı da var. Stand görevlisiyle yaptığım konuşmada, menzil sorunu yaşayan elektrikli araçlarla uzun yola çıkmaktan çekinenlere, Borusan Otomotiv “i3’ünüzü getirin, yapacağınız yolculuk için belirli bir süre yerine 3 ya da 5 serisi araç verelim.” önerisi sunuyor ve bu endişe ortadan kaldırabiliyor. Bence elektrikli araç modeline sahip her markanın uygulaması gereken oldukça şık bir hareket.

Çevreci demişken Toyota Mirai’yi de es geçmemek gerek. Hidrojen yakıt hücreli ve atmosfere sadece su buharı salan bu aracın yaygınlaşması için uzun bir yol var. Ancak Toyota dışında pek çok markanın bu teknolojiyi tercih etmeye başlamasıyla bu süre kısalabilir. Türkiye pazarına ağırlık vereceğini açıklayan Lexus da standındaki neredeyse her aracın hibrid versiyonunu sergilemesiyle takdirimi kazandı.

Ancak asıl sürpriz fuarın aksesuarcılarla birlikte 8. salonunda yer alan Onuk oldu. Türkiye’de geliştirilen spor otomobil Onuk’un E56 modeli, Toyota’nın Corolla modelini tamamen elektrikli hale getiren Derindere Motorlu Araçlar’ın (DMA) katkısıyla hazırlanmış, yerli ve yüzde 100 elektrikli bir spor otomobil. Şimdilik prototip olsa da 2,5 saatte tam şarj edilebilmesi ve 500 kilometreyi bulan bir menzil sunması oldukça önemli. Android tabanlı bir multimedya sistemi de bulunan Onuk E56 Türk otomotiv tarihinde önemli bir kilometre taşı olabilir. DMA’nın sunduğu sisteme sahip olan iki adet Toyota Corolla model taksinin İstanbul’da aktif olarak kullanıldığını ve hem yakıt hem de servis maliyetleri açısından kullanıcılarının son derece memnun olduğu bilgisini de eklemeliyim. Bundan sonra iş, New York’taki taksi tasarımı yarışmasını kopya etmeye çalışıp beceremeyen yerel yönetimlerin, şehirdeki emisyon oranlarını düşürmek adına elektrikli taksilere vereceği teşviklere kalıyor. Seçim yaklaşırken yazdığım bu yazıda sunulan vaatler arasında “çevrenin” neredeyse hiç yer almamasını ise siyasi partilerin vizyonsuzluğuna bağlıyorum.

Ancak tüm bunlara rağmen, Autoshow İstanbul 2015 Fuarı’nı “teknolojiyi ıskalayan fuar” olarak hatırlayacağım. Yurtdışındaki otomotiv fuarlarında teknoloji firmalarının da boy gösterdiğini, hatta CES gibi önemli global teknoloji organizasyonlarında otonom sürüş, elektronik temelli güvenlik sistemleri, internete erişebilen multimedya teknolojilerinin hiçbirine Autoshow İstanbul’da rastlayamadım. Türkiye otomotiv sektörü gelecekte de gücünü korumak istiyorsa, sektörel fuarlarında bunlara da yer vermeli…

Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Görüşlerinizi yorumlarda paylaşın!

SON VİDEO

TÜMÜ

1 Yorum

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlginizi çekebilir