TV yayınlarını eskiden çatılarımıza, balkonlarımıza kurduğumuz antenler aracılığıyla seyrediyorduk. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte uydu ve internet üzerinden, sadece oturma odalarımızdaki TV cihazımızdan değil, bilgisayarlarımızdan, tabletlerimizden ve cep telefonlarımızdan da TV seyretmek artık mümkün hale geldi. Bu yayınları D.Smart, Turkcell ve TTNET gibi TV yayıncılığı platformu sunan şirketlerden satın almaya başladık.
Bu süreçte dünyadaki örneklerinden farklı olarak Türkiye’deki vergi oranları sebebiyle tüketicilerin cebinden daha fazla para çıkarken, bu hizmetlerin oluşturduğu sektör ise beklendiği gibi gelişmiyor. Bu soruna dikkat çekmek isteyen TELKODER konuyu gündeme getirmek için bir açıklama yayınladı. Açıklamanın tam metni şu şekilde;
1999 yılında yaşadığımız deprem ile geçici olarak hayatımıza giren Özel İletişim Vergisi (ÖİV), o tarihten bu yana devam ederek kalıcı duruma getirildi. Bu vergi daha sonraki yıllarda internet hizmet bedelleri %25-15’ler seviyesinden %5’lere kadar çekildi. Ancak, yayıncılık platformu hizmetlerindeki vergi yükü olduğu gibi bırakıldı. Bu durumdan bilgi ekonomisinin önemli bir bölümünü oluşturan yayıncılık platformu olumsuz yönde etkileniyor ve bunun nihai etkisini de tüketici çekiyor. Bu vergiler, tüketicinin cebinden çıkıyor ve bilginin büyük kitlelere ulaşmasını önlüyor.
Dünyada iletişim hizmetlerine uygulanan vergiler ile ülkemizde uygulanan vergiler karşılaştırıldığında, Türkiye’de hem uygulanan vergilerin çok çeşitli ve karmaşık olduğu hem de vergilerin çok yüksek oranlarda uygulandığı görülüyor. Dünyada tüketicinin TV seyretmek için verdiği vergi oranı ortalama %20’ler seviyesinde iken ülkemizde %33 (KDV+ÖİV) oranında olduğu görülüyor. Ayrıca, ülkemizde yayıncılık platformlarının yayınlarının izlenebilmesi için kullanılan alıcı cihazları (receiver) üzerinden ithalat veya imalat aşamasında %19,7 oranında Özel Tüketim Vergisi, Bandrol ve Kültür Bakanlığı kesintileri de alınıyor. Bunların da en fazla %10 olacak şekilde azaltılması gerekiyor.
Bu vergiler ve kesintiler kullanım yaygınlığını olumsuz etkiliyor. Avrupa Birliğinde %63, Doğu Avrupa ülkelerinde %50’ler seviyesinde olan kullanım yaygınlığının ülkemizde %30’lar seviyesinde olduğunu tahmin ediyoruz. Hatta Doğu Avrupa ülkelerinde 2017 itibariyle %61 seviyesine ulaşması bekleniyor. Ülkemizde, Maliye Bakanlığı ile Ulaştırma Denizcilik Haberleşme Bakanlığı tarafından acil olarak yeni bir sektörel vergi reformu yapılmasına ihtiyaç duyuluyor.
Diğer yandan, Yayıncılık platformlarınca yapılan TV ve radyo gibi içerik satışı elektronik haberleşme hizmeti olmadığından sunulan bu hizmetler dolayısıyla alınan içerik bedellerinin Özel İletişim Vergisi (ÖİV)’ye tabi tutulmaması da gerekiyor. Tüketiciler içerik üzerinden ÖİV ödemek zorunda kalmamalılar.
Ülkemizde uydu ve İnternet üzerinden film, dizi gibi alanlarda yayın yapan ve 6112 sayılı Radyo Ve Televizyonların Kuruluş Ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun kapsamında yerleşik kabul edilmediğinden lisans almak zorunda olmayan bazı yabancı kanallar ücret karşılığında izleniyor. Ancak bu yayınları yapan yabancı şirketler devlete vergi ödemiyorlar.
Aynı işi yapan yerli şirketler ise devlete her türlü vergilerini ödüyorlar. Bu durum sektörde haksız rekabete yol açıyor. Devlet vergi kaybediyor. Haksız rekabete sebep olan ve vergi kaybına yol açan bu uygulamaların da makul çerçevede düzenlemesi, şartların dengelenmesi gerekiyor.
Sektördeki olumsuzlukların ortadan kaldırılmasını sağlamak için TELKODER bünyesinde bir Yayıncılık Platformu Komisyonu oluşturuldu. Bu Komisyona D-Smart, Turkcell ve TTNET üye oldular. Bu Komisyonun en önemli amaçları verginin adil bir seviyeye indirilmesi, serbest ve adil rekabetin sağlanması ve bu yolla ülkemizde yayıncılık platformlarının dünyadaki gelişmişlik seviyesine ulaşması ve halkımızın daha uygun koşullarla TV, film ve dizi izlemesi olacaktır.