Dünya çapındaki medya şirketleri, TV kanallarındaki yeni sezon programları için çeşitli tanıtım kampanyalarına girişir, farklı pekçok isimden de reklam alır. Programların ilk bölümleri hem kanal sahibi medya şirketleri hem de reklamverenler için oldukça önemlidir. Peki ya Twitter gibi mecraların bu akıştaki etkisi ne kadar önemli olabilir?
Nielsen’ın yaptığı bir araştırmada Twitter’daki TV etkinlikleri 7/24 takip edilmiş, yeni programların ilk bölümlerindekin izleyici üzerideki etkilerini ve dolayısıyla reklamverenler için önemini ortaya çıkartmış. Şayet bu akış düzenli şekilde takip edilir ve diğer veri kanallarından gelen detaylar da doğru şekilde kullanılırsa, her iki taraf için de reklam konusunda önemli bir yol alınmış olacağı tespit edilmiş. Bu, hem olası kazananları kesinleştirirken hem de reklam satışlarını önceden yükseltme opsiyonu doğuruyor.
Ağustos – Kasım 2014 tarihleri arasında hem İngilizce, hem de İspanyolca yayın yapan 42 ayrı genel kanal ve kablolu TV servisi araştırmanın odak noktası yapılmış. 18 – 34 yaş arası izleyicilerin izledikleri TV reklamları ile programların prömiyerlerindeki izleyici sayısı arasındaki bağ araştırılırken, daha çok reklamı yapılan içeriklerin daha fazla seyirciye kavuştuğu, dolayısı ile başka markaların reklamlarının da daha çok kişiye ulaştığı tespit edilmiş.
Her bir programın prömiyerinden iki hafta önce biten, dört haftalık bir süreç dikkatle izlenmiş. Hem reklamlar hem de Twitter’daki TV etkinlikleri izlenerek, reklamlar ve seyirci sayısındaki orana dikkatle incelenmiş. İki başlığın, izleyici kitlesiyle olan bağı her ne kadar önemli gözükse de, Twitter, TV ve sosyal medyanın daha çok kitle çektiği fikri kesinliğe ulaşmış değil. Mecranın dikkat çektiği şey, bu verilerin diğer ağlar ve reklam şirketlerinin programlar için kullanacağı stratejilere destek olabileceği fikri.