Fiziksel anlamda yemek ve suya duyduğumuz ihtiyacın bir benzerini psikolojik anlamda sosyal medyaya duyar hale geldik. Kimimiz beğendiği videoları paylaşma, kimimiz özlü bir söz yazma, çoğumuz da gün içinde çektiği fotoğrafı yayınlama derdinde… Kısaca hepimiz bir şekilde içerik üretiyor ve bunu yaymak için efor sarfediyoruz.
Peki sosyal medyayı bu kadar cazip hale getiren şey içerik üretebiliyor olmak mıdır? Hiç sanmıyorum… Bizi sosyal medyaya bağlayan belki de yegane “şey” ürettiğimiz içeriğe yapılan geri bildirimler. Paylaştığımız bir fotoğrafın aldığı “like” sayısı ya da doğum günümüzde duvarımıza yazan insanların fazlalığı çok şey ifade ediyor… Peki neden?
Çünkü beğenilmek, yaptığı bir eylem karşısında geri bildirim almak biz insanoğlunun doğasında var. Bu, küçük bir çocuğun kendi yaptığı resme “aferin” alma içgüdüsü ile yetişkin bir kişinin sosyal medyada yaptığı paylaşıma “like” alma içgüdüsü ile aynı duygu. Tamam bu duygu sadece dijitalde değil hayatın her evresinde var fakat bu durum, özellikle sosyal medyada biraz takıntı derecesinde. Bunun sebebi olarak da, sosyal medyanın gerçek hayata göre biraz daha kalabalık bir ortam olduğu gösterilebilir. Gerçek hayatta aldığımız iltifatlar belki sadece bize yapılıyor olabilir ancak sosyal medyada aldığımız beğenileri herkes görüyor… Bu da bir sonraki paylaşımımızı daha değerli hale getiriyor. Sebep? Çünkü ne kadar çok kişi tarafından takip edilirsek o kadar çok beğeniliriz(!)
Bu bağlamda sosyal medyada takipçi sayımızın; ne kadar değerli, ne kadar popüler, ne kadar akıllı, ne kadar zeki olduğumuz ile doğrudan ilişkili olduğu algısı hakim. Bu yüzden kimimiz takipçi kazanmak için olduğundan çok farklı davranıyor, kimimiz de para vererek takipçiler satın alıyor. Amaç (Takıntı) belli; daha popüler, daha güçlü, daha komik, daha zeki vb. görünmek.
Sosyal medya mecralarının bir çoğunun yapısal olarak yapılacak geri dönüşün pozitif olması yönünde tasarlanması, bu takıntıyı tetikler nitelikte… Twitter‘da retweet, fav, Facebook ve Instagram’da like, share gibi etkileşim yönlerinin tamamı olumlu bir izlenim bırakıyor. Haliyle sosyal medya kullanıcıları olarak bizler, bir nevi yaptığımız paylaşımlara olumlu tepkiler dışında bir şey gelmeyeceğinin garantisini almış oluyoruz. Bu da paylaşım yaparken bir çoğumuzu daha özgür hale getiriyor.
Düşünsenize Facebook’ta “unlike” butonu olduğunu…
Bir paylaşımın like’dan çok unlike alması olasılığını göz önünde bulundurmak, bir çoğumuzu yapacağı paylaşımdan önce 2 kez düşündürecektir. Bu da içinde bulunduğumuz mecranın canlılığının azalması anlamına geliyor. Bay Zuckerberg’de bu konunun farkında olacak ki, her seferinde bu konuda çekimser açıklamalar yapıyor.