TÜBİSAD tarafından açıklanan 2018 verilerine göre, ülkemizde bilgi ve iletişim teknolojileri pazarının büyüklüğü 131,7 milyar TL seviyesine ulaştı. Pazarda yerlilik oranı son yıllarda bir miktar artış gösterse de bu rakamın hâlâ büyük bölümü ithalat yoluyla yurt dışına gidiyor. Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Etiya Kurucu Ortağı ve CEO’su Aslan Doğan bu kaynağın Türkiye’de kalması için ‘yerli ve milli bir seferberlik hamlesi’ne ihtiyaç olduğunu söyledi.
Doğan: KİT Yasası değiştirilmeli
Yazılım ve hizmet ithalatının boyutunun resmi rakamlara göre 1,8 milyar dolar olduğunu söyleyen Aslan Doğan, “2018 yılında Türkiye’de cari açık yaklaşık 28 milyar dolar olarak gerçekleşti. Yani diğer bir deyişle, Türkiye’nin cari açığının yaklaşık yüzde 6’sını bilgi teknolojileri çatısı altında yazılım ve hizmet sektörleri oluşturuyor. Yan sektörleri de işin içine kattığımızda karşılaştığımız ithalatın boyutu 4,5 milyar dolarlara ulaşıyor” dedi.
Doğan’ın açıklamasında turist benzetmesi dikkat çekti. Geçen yıl ülkemizde gelen turistin ortalama 647 dolarlık harcama yaptığını söyleyen Doğan, yazılım ve hizmet ithalatına ise 1,8 milyar dolar harcandığını belirtti.
Diğer yandan Türkiye’nin otomotiv endüstrisindeki başarısı ve ünü dünyaya yayılmış durumda. Türk otomotiv endüstrisinin bir kiloluk ihracatının ortalama değeri 7 dolar. Yani ülkemizin önemli sektörlerinden otomotiv endüstrisinin 260 bin tonluk ihracatı, yazılım ve hizmet ithalatımızla eşdeğer.
Verilere göre, Türkiye akıllı telefonlara son 10 yılda 26 milyar dolar civarında bir ödeme yapmış durumda. Ancak Doğan’ın açıklamasına göre, bu paraları öderken işin içine yazılım tarafında uygulamalar haricinde hiç katma değer ekleyemedik.
Doğan açıklamalarında KİT Yasası’na da değindi. Bu yasanın değişmesi gerektiğini söyleyen Doğan, İlk olarak KİT Yasası’nın değiştirilmesi sektöre çok ciddi bir ivme katacaktır. Şu andaki ihalelerin çoğunda yerli şartı gözetilmiyor. Cumhurbaşkanlığı’nın bir kararnamesi var. Diyor ki yüzde 15 pahalı olsa bile yerliyi tercih edeceksin ama bürokraside bu işlemiyor ne yazık ki. İkinci olarak teşvik mekanizmasının tamamen ürün ve ihracat odaklı olarak güncellenmesi gerekiyor. Aynı şekilde ne yazık ki bizim bankacılık mevzuatımız yazılımın hızına ve esnekliğine çoğu zaman yanıt veremiyor. Burada üçüncü bir adım olarak sektörel bir yapı kurulmasının çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu kapsamda teknoloji sektörünü bilen, oradaki ihtiyaçlara göre daha dinamik hareket edebilen bir ‘Teknobank’ın kurulması olmazsa olmaz” ifadelerini kullandı.
Bugün Türkiye’de ne zaman bir teknopark açılsa Silikon Vadisi benzetmesiyle karşılaştıklarını ifade eden Aslan Doğan “Diyoruz ki; gelin Silikon Vadisi ifadesinden vazgeçelim. Buna mesela Ihlara Vadisi diyelim ve bunu da yerli ve milli stratejinin temeline koyalım. Bizden olan, yerli ve milli, burada büyüyecek, burada yeşerecek bir anlayışı koyalım. Yoksa biz sürekli o Batı’dan gelen anlayışın altında eziliyoruz. Biz burada yerli ve milli kavramıyla kendi fırsatlarımızı kendi şirketlerimizi ön plana koyarak değerlendirdiğimizde, ürünleşmeye fırsat verdiğimizde zaten bir başarı hikayesi yaratacağız” dedi.
Son olarak, Türkiye’nin kendi alanında bir ‘hub’ olabileceğini belirten yönetici, İran’daki ya da Türki Cumhuriyetlerdeki kaynakların Türkiye’ye gelmek istediğine dikkat çekti. Doğan “Türkiye bu anlamda ihtiyaç duyduğu yetişmiş insan kaynağını bu bölgeden sağlayabilir, bir nevi yeni bir beyin göçünün odağı olabilir. Burayı onlar için bir hub haline getirebiliriz.” dedi.