2030 yılına geldiğimizde IoT (Nesnelerin İnterneti) gibi dijital teknolojiler, dünyanın en büyük 20 ekonomisine 14 trilyon dolar daha ekleyecek. Bu rakam, şu andaki gayri safi milli hasılaların beşte biri. Yani dijitalleşme devam ettikçe, dünya ekonomileri 14 yıl içinde yüzde 20 büyüyecek.
Ancak burada coğrafi bir sorun var. Afrika ve Orta Doğu’daki birçok işletme, dijitalleşmeye karşı direnç sergiliyorlar. Bu direncin sebepleri arasında net bir dijital stratejinin olmaması, çok katı IT regülasyonları, hızlı değişimlere ayak uyduramama, iş ve teknoloji yetenek eksikliği sayılabilir.
Bugün Dubai’de yapılan bir basın etkinliğinde Microsoft, Orta Doğu ve Afrika’da bulunan şirketlerin dijitalleşme süreçlerinde yardımcı olacağının sözünü verdi. Etkinlikte bir araya gelen konunun uzmanları ve tabii ki basın, şirketleri dijital dönüşüme sokma, dijital güvenlik, nesnelerin interneti, yapay zekalı bulut uygulamaları gibi konularda fikir alışverişinde bulundular.
Windows ve Cihazlar İş Grubu Orta Doğu ve Afrika Direktörü Denis Klimashev, aslında sorunun nerede olduğunu çok güzel özetledi: “Geleneksel kurumlar sanki birer startup olmuşlar gibi davranmak istiyorlar. Ancak bunu gerçekleştirmek için gereken teknoloji altyapısından veya operasyon modellerinden yoksunlar. Bu yüzden başından beri dijital olarak kurulan startupların gerisinde kalıyorlar.”
Dijital dönüşümün kilit taşı ise liderlik. Dijital oryantasyon işletmenin en tepe noktasından başlayarak en alt düzey çalışanlarına kadar yayılmalı. Vizyon veya yönlendirme olmadan şirketler gerçek dijital fırsatları kaçırıyorlar.
Büyük veri ise dijitalleşmenin temelinde yatıyor. Büyük veri olmadan liderlerin karar vermelerini sağlayacak analizler ve öngörüler yapılamaz. Örneğin müşteri davranışları verileri yeni tasarımlar, daha iyi ürünler ve yeni gelir kapıları gibi yeniliklerle dolu bir dünyayı karşımıza çıkarttı.
Bazı şirketlerin dijitalleşmesine ise, dijital güvenlik endişeleri ket vuruyor. Ancak, özellikle Orta Doğu ve Afrika coğrafyasında dijitalleşmeyi en erken kucaklayan kurumlar bankalar oldu. Müşterilerine mobil bankacılık hizmetleri sunarak dijitalleşmeye başlayan bankalar, aslında dijitalleşmenin sanıldığından çok daha güvenli olduğunun yaşayan kanıtları gibi. Örnek verelim: Orta Doğu coğrafyasındaki orta büyüklükteki bankaların tamamı mobil teknoloji hizmetleri sunuyor. Tüm bankaların yüzde 65’i ya şu anda özel bulut sistemleri ile çalışıyor ya da 12 ay içinde bu sistemlere geçecekler.
Bütün bunların yanında Klimashev, şirketlerin geleceğini ilgilendiren en kritik noktaya da parmak bastı: “2030 yılında iş gücünün yüzde 75’ini milenyum kuşağı oluşturacak ve bu gençler, en iyi dijital fırsatları sunan işletmelerde çalışmak isteyecekler” dedi. Yani Orta Doğu ve Afrika ülkelerinin şirketleri acilen dijitalleşme yolunda adımlar atmazlarsa, diğer şirketler ile rekabeti bir kenara bırakın, kendilerinde çalışan eleman bile bulamaz hale gelecekler.