Kamuoyunda araç paylaşım hizmetleri ya da Uber, Lyft gibi “özel taksilerin” geleneksel taksiciliği bitireceğine dair bir inanış var. Oysa taksicilerin sonunu çok daha farklı bir teknoloji getirebilir: Sürücüsüz araçlar. Türkiye’de henüz beklediği çıkışı yakalamasa da, ABD ve Avrupa’da ulaşım sektöründe dengeleri değiştiren Uber ve Lyft, bir sürücüye ihtiyaç duymayan ulaşım hizmetleri için Ar-Ge çalışmalarını hızlandırdı.
Öte yandan Almanya’da faaliyet gösteren Blacklane’in farklı bir vizyonu var. Uber’in yerel bir alternatifi olarak görülen şirketin CEO’su Jens Wohltorf, insanların taksi gibi bir servisi kullanırken araçtan sorumlu birinin yanlarında olmasını isteyeceklerini belirtiyor ve ekliyor: “Taksi sürücüleri direksiyon başında durmak yerine, yolcuya bilgi, eğlence ve ikramda bulunmak gibi görevlere sahip olabilirler. Tıpkı uçaklardaki kabin memurları gibi.”
Otonom araçlar yollara döküldüğünde, sürücülerin yola bakmaktan başka işlerle meşgul olabileceğini hatırlatan Wohltorf, onların yeni görevlerinin uçaklardaki kabin görevlilerine benzeyeceğini düşünüyor. Ne var ki işin bir de maddi tarafı var. Uber ve Lyft sırf taksiciler işsiz kalmasın diye araç içinde gereksiz olacak eğlence hizmetlerine yatırım yapacak gibi görünmüyor. Çünkü aradan insan faktörünü çıkarınca, tüm araç paylaşım servislerinin odaklanması gereken tek nokta yakıt masrafı haline geliyor. Bu da her bir taksinin maliyetini muazzam oranda düşürecektir.
Sürücüler otonom araçlara güveniyor mu?
Buna karşın sürücüsüz araçlarda kendini güvensiz hisseden yolculara özel olarak, taksicilerin direksiyon başında durduğu, 10 yıl sonra “eski usul” olarak adlandırabileceğimiz geleneksel taksi hizmetleri de isteğe bağlı olarak sunulacaktır. Ancak o dönemin koşullarında bu hizmetin ekstra ücrete tabi olacağını tahmin etmek zor değil.
Otomotiv sektöründe yaşanan otonom dönüşüm kimi zaman heyecana, kimi zaman endişeye neden oluyor. ABD ve Birleşik Krallık’ta yapılan araştırmalar, otomobil kullanıcılarının büyük oranda araçlarının kontrolünü elinde tutmak istediklerini gösteriyor. Kamuoyu henüz sürücüsüz araçları yollarda görmeye hazır değil; her ne kadar bu tür araçların kazaları azaltma ihtimali yüksek olsa da…