Dünya genelinde elektrikli araçların yaygınlaşması, yenilenebilir enerji yatırımlarının artması ve ormansızlaşma karşıtı önlemlere rağmen, 2024 yılı karbon emisyonları açısından yeni bir rekor yıl olacak. Küresel Karbon emisyonları ise Azerbaycan’da düzenlenen COP29 İklim Zirvesi’nde sunulacak yıllık rapora göre, fosil yakıtlardan kaynaklanan karbondioksit emisyonlarının yüzde 0,8 artarak 37,4 milyar tona ulaşması bekleniyor. Bu artış, dünyanın sürdürülebilir karbon azaltma hedeflerinden uzaklaşmakta olduğunu ortaya koyuyor.
Emisyonlarda fosil yakıt kaynaklı artış
Global Carbon Project‘in verilerine göre, 2024 yılında özellikle doğalgaz ve petrol kullanımındaki artış karbon emisyonlarının yükselmesinde etkili oldu. Doğalgaz emisyonlarında yüzde 2,4, petrol kaynaklı karbon emisyonlarında ise yüzde 0,9 oranında artış gözlemlendi. Bu yükselişin arkasında, uluslararası hava trafiğindeki artış ve Hindistan’ın artan petrol talebi yatıyor. Buna karşın, ABD ve Çin’de petrol kaynaklı karbon emisyonlarında düşüş kaydedildi. Çin’de elektrikli araçların yaygınlaşması sayesinde petrol tüketimi zirve seviyesine ulaştı.
Kömürden kaynaklanan emisyonlarda yüzde 0,2 oranında küçük bir artış yaşanırken, küresel karbon emisyonları ise bu artışla Hindistan’da yüksek, Çin’de sınırlı seviyede kaldı. ABD ve Avrupa Birliği’nde ise kömür kullanımında belirgin bir düşüş gözlendi. Özellikle Birleşik Krallık, 2024 yılında son kömür santralini kapatarak bu alanda önemli bir dönüm noktası yaşadı. Bu karar ve rüzgar enerjisindeki büyüme, Birleşik Krallık’ın karbon emisyonlarını 1990 seviyelerine göre yarıya indirmesine katkı sağladı.
Ormansızlaşma ve arazi kullanımı
Küresel karbon emisyonlarının yüzde 10’u, arazi kullanımı değişikliklerinden kaynaklanıyor. Özellikle Amazon bölgesinde 2024 yılı içinde yaşanan kuraklık ve yangınlar, küresel karbon emisyonları ise bu emisyonları artırdı. Bu nedenle, arazi kaynaklı karbon salımlarının yıllık ortalamanın üzerinde bir seviyeye, 4,2 milyar tona ulaşması bekleniyor.
1,5 Derecelik sınır tehlikede
Bilim insanları, küresel sıcaklık artışının önümüzdeki altı yıl içinde kalıcı olarak 1,5°C’yi aşma ihtimalinin yüzde 50 olduğunu hesaplıyor. Bu eşiğin aşılması, iklim sistemlerinde geri dönülemez değişiklikler ve geniş çaplı ekolojik, sosyal ve ekonomik etkiler yaratabilir. Aşırı hava olayları, su kıtlığı, deniz seviyelerinin yükselmesi ve biyolojik çeşitlilik kaybı gibi olumsuzluklar bu senaryonun kaçınılmaz sonuçları arasında yer alıyor. Bilim insanları, 2°C’nin altında kalmak için fosil yakıt emisyonlarında hızlı ve derin kesintiler yapılması gerektiğini vurguluyor.
Bazı ülkeler emisyonları azaltmayı başarıyor
Emisyon azaltımında başarılı olan ülkeler de var. Son on yılda, ABD ve AB ülkeleri gibi 22 ülkede ekonomik büyümeye rağmen karbon emisyonları azaldı. Elektrikli araçlar, biyoyakıtlar ve yenilenebilir enerji yatırımları, bu düşüşte etkili oldu. Norveç, elektrikli araç kullanımının yaygınlaşmasıyla emisyonlarını önemli ölçüde azaltmayı başardı. Küresel karbon emisyonları ise aynı başarıyı Yeni Zelanda ve Güney Kore de gösterdi.
Karbon emisyonlarının yarısının atmosferden doğal yollarla uzaklaştırıldığı bilinse de, iklim değişikliği bu doğal yutakların etkinliğini tehdit ediyor. Karadaki karbon alımı, 2023’te on yıllık ortalamaya göre yüzde 28 düştü. Artan sıcaklıklar, Amazon’daki kuraklık ve Kanada’daki orman yangınları bu düşüşe yol açtı. Küresel karbon emisyonları ise bu düşüş olmasaydı küresel ısınma çoktan 2°C’nin üzerine çıkmış olabilirdi.
Karbon emisyonlarının tehlikeli seviyelere ulaşması ve doğanın yutak kapasitesinin düşmesi, iklim krizine karşı daha güçlü ve hızlı adımlar atılması gerektiğini gösteriyor. Ülkelerin mevcut önlemlerle yetinmeyip kapsamlı bir dönüşüm stratejisi geliştirmeleri, gezegenin geleceği için kritik önem taşıyor. Küresel karbon emisyonları ise bu dönüşüm stratejisinin bir parçası olmalıdır.