Teknoloji dünyasında, kuantum bilgisayarlar üzerine yürütülen çalışmalar hız kesmeden devam ediyor. Son yıllarda önemli adımlar atan Google, kuantum bilgisayarların klasik süper bilgisayarları nasıl geride bırakabileceğini gösteren bir keşif yaptı.
Kuantum bilgisayarlar, 1980’lerden bu yana bilim dünyasının en çok konuştuğu teknolojilerden biri olmayı sürdürüyor. Klasik bilgisayarların çözmekte zorlandığı ya da imkânsız gibi görünen sorunları çözebilecek potansiyeldeki bu cihazlar, özellikle son beş yılda büyük ilerlemeler kaydetti. Ancak bu bilgisayarların, klasik bilgisayarlar karşısındaki nihai üstünlüğü elde etme mücadelesi hâlâ sürüyor.
Google, “kuantum üstünlüğü” olarak bilinen dönüm noktasına ulaşmak için geliştirdiği “Sycamore” adlı kuantum işlemcisi ile önemli bir adım attı. Sycamore, “rastgele devre örnekleme” (RCS) adı verilen bir kuantum algoritmasını çalıştırarak klasik bilgisayarlara kıyasla ciddi bir hız avantajı sağladı.
Rastgele Devre Örnekleme (RCS) ile kuantum performansı test ediliyor
Rastgele devre örnekleme, bir kuantum bilgisayarın performansını test etmek amacıyla kullanılan bir yöntemdir. Bu yöntemde, rastgele kuantum devreleri oluşturulup çalıştırılır ve sonuçlar ölçülür. Amaç, klasik bilgisayarların bu devreleri simüle etmesinin ne kadar zor olduğunu gözlemlemek ve kuantum bilgisayarların hızını ortaya koymaktır.
Google’ın araştırmaları sırasında, Sycamore’un RCS algoritmasını çalıştırırken belirli bir gürültü eşiğinin altına indiğinde, klasik bilgisayarların bu hesaplamaları kopyalamasının neredeyse imkânsız hale geldiği görüldü. Araştırmacıların tahminlerine göre, dünyanın en hızlı süper bilgisayarının bile Sycamore’un yaptığı bir işlemi kopyalaması 10 trilyon yıl sürebilir.
2019’dan Günümüze: Kuantum Üstünlüğü Yarışı
Google, 2019 yılında Sycamore ile kuantum üstünlüğü elde ettiğini iddia etmişti. Ancak klasik bilgisayarlar, bu algoritmayı beklenenden daha hızlı çalıştırarak iddianın geçerliliğini sorgulattı. Şimdi ise Google, Sycamore’un daha yüksek doğruluk ve daha az gürültü ile çalışmasını sağlayarak bu iddiayı yeniden güçlendirdi.
Ancak, bu sonuçlar kuantum bilgisayarların klasik bilgisayarların yerini alacağı anlamına gelmiyor. Sycamore, örneğin fotoğraf depolamak ya da e-posta göndermek gibi klasik bilgisayarların günlük görevlerini yerine getiremiyor. Google’ın Santa Barbara’daki kuantum hesaplama lideri Sergio Boixo, kuantum bilgisayarların klasik bilgisayarlardan daha hızlı değil, farklı olduklarını belirtiyor. Kuantum bilgisayarlar, kimyasal reaksiyonların tam simülasyonu gibi klasik bilgisayarların baş edemeyeceği karmaşık görevler için tasarlanıyor.
Kuantum bilgisayarlar nasıl çalışıyor?
Kuantum bilgisayarlar, klasik bilgisayarlardan farklı olarak “kübit” adı verilen birimler kullanıyor. Kübitler, aynı anda birden fazla durumda bulunabilme özelliğine sahip. Klasik bilgisayarlar 1 ve 0 ile çalışırken, kübitler bu iki durumu aynı anda temsil edebiliyor. Bu sayede kuantum bilgisayarlar, çok daha az sayıda kübit kullanarak, klasik bilgisayarların büyük işlem gücü gerektiren görevlerini daha hızlı gerçekleştirebiliyor. Örneğin, klasik bir bilgisayarın 1.024 bit kullanarak gerçekleştirdiği bir işlemi, kuantum bilgisayarı yalnızca 10 kübit ile yapabiliyor.
Kuantum hesaplamada gürültünün önemi
Kuantum bilgisayarların en büyük zorluklarından biri “gürültü” ile başa çıkmak. Gürültü, kuantum sistemlerinin dış etkenler nedeniyle hatalara maruz kalmasına yol açabiliyor. Küçük bir hata oranındaki artış bile, kuantum bilgisayarın performansını ciddi şekilde etkileyebiliyor. Google’ın yeni araştırması, bu gürültü seviyesini kontrol etmenin kuantum üstünlüğü açısından kritik olduğunu bir kez daha gösterdi.
Google, Sycamore’un 67 kübitlik yükseltilmiş versiyonuyla, belirli bir gürültü eşiğini geçtikten sonra klasik bilgisayarların bu hesaplamaları simüle edemeyeceği bir duruma ulaştığını ortaya koydu. Bu, kuantum bilgisayarların klasik bilgisayarlar karşısındaki üstünlüğüne yeni bir boyut kazandırıyor.
Google’ın kuantum bilgisayarlarla ilgili yaptığı son keşif, kuantum üstünlüğüne bir adım daha yaklaşıldığınıgösteriyor. Ancak bu yarışın nihai sonucu, kuantum bilgisayarların günlük yaşantımızdaki yerini alıp almayacağı konusunda hala belirsizlikler içeriyor. Yine de kuantum bilgisayarlar, belirli görevlerde klasik bilgisayarları geride bırakabilecek potansiyele sahip olduğunu kanıtlamaya devam ediyor.