Techinside Google News
Techinside Google News

Şirketler dijital dönüşümü nasıl algılıyor?

- Advertisement -

Dünya üzerine hemen her gün bir başka özel gün kutlanıyor. Günlerin sayısı sınırlı olduğundan, uluslararası nitelikte olduğundan birbirleriyle çakışıp aynı günü paylaşan ‘özel’ler de yok değil. İşte bu seçilmiş günlerden biri olan Dünya Erişilebilirlik Günü, günümüzün veri işlemeye dayalı modern dünyasının olmazsa olmazlarından biri haline gelmiş durumda.

30 Mart’ı Dünya Erişilebilirlik Günü olarak ilan eden Veeam, hem bu özel günü yeniden gündeme getirmek hem de 4.5G ve sonrasındaki veri temelli dünyanın kesintiye taviz vermeyen yapısını hatırlatmak için bir toplantı düzenledi. TechInside olarak bizim de katıldığımız toplantıda hazırladıkları 2016 Veeam Erişilebilirlik Raporu’na ait sonuçları paylaşan Veeam Türkiye Genel Müdürü Ozan İnan, dijital transformasyonun önemine dikkat çekti.

25 ülkede 1140 kıdemli IT yöneticisinin katılımıyla gerçekleştirilen araştırmanın, işi teknoloji olan firmalar ile teknoloji dışındaki firmaların dijital transformasyona bakışını ortaya koyduğunu ifade eden İnan, Türkiye ölçeğinde 4.5G sonrası veri temelli iş yapış şekillerinin artmasının erişilebirlik konusunun önemini ortaya çıkaracağını söyledi.

Rapordan öne çıkan başlıklar

Rapor, her şeyden önce veriye erişilebirliğin oldukça önemli olduğunu ortaya koyarken, şirketlerin bu konuda hala yeterince başarılı olmadığını da kanıtlıyor. Sayıların dilinden ifade ettiğimizde ise durum özetle şu noktada;

  • Kullanıcıların yüzde 63’ü gerçek zamanlı operasyonlar için destek ve yüzde 59’u ise uluslararası işler için BT hizmetlerine 7/24 global erişim istiyor.
  • Veri merkezlerini modernize ederken, yüksek hızlı kurtarma (yüzde 59) ve veri kaybını engelleme (yüzde 57) en çok aranan iki yetkinlik.
  • Kurumlar uygulama arızalarını azaltmak (kurumların yüzde 96’su ihtiyaçlarını artırmış durumda) ya da veriye ulaşımı garantilemek (yüzde 94) için geçtiğimiz iki yılda hizmet seviyesi gerekliliklerini artırdılar ancak buna rağmen erişilebilirlik uçurum hala mevcut.
  • Bununla birlikte bunu çözebilmek için araştırmaya katılanlar kurumların halihazırda ya da yakın gelecekte başlayacak şekilde veri merkezlerini bir şekilde modernize edeceklerini belirtiyor. Sanallaştırma yüzde 85, yedekleme ise yüzde 80 ile bu amaca ulaşma için en çok güncellenmesi düşünülen alanlar

Araştırma aynı zamanda verilerin risk altında olduğunu da ortaya koyuyor. Yine sayıların dilinden baktığımızda;

  • Hizmet anlaşmaları (SLA) kurtarma zamanı hedefleri için 1,6 saati belirledi ama araştırmaya katılanlar gerçekte bu sürenin 3 saat sürdüğünü belirtiyor. Benzer şekilde kurtarma noktası hedefleri (RPO) için SLA’ler 2,9 saati vaat ederken gerçekte işlem 4,2 saatte gerçekleşiyor. Araştırmaya katılanlar kurumlarının ortalama bir senede 15 planlanmayan kesintiye şahit olduğunu belirtiyor. 2014’te ise bunun ortalaması 13’tü. Bunun sonucunda 2014’le karşılaştırıldığında planlanmayan iş kritik uygulama kesintilerinin uzunluğu 1,4 saatten 1,9 saate çıktı ve iş kritik olmayan uygulamalardaki kesinti süresi ise 4 saatten 5,8 saate çıktı.
  • Yüzde 50’ye yakını aylık ya da daha az sıklıkta test yedeklemesi gerçekleştiriyor. Testler arasındaki bu tür uzun zaman aralıkları verinin kurtarılması gerektiğinde sorunla karşılaşılması olasılığını artırıyor ki bu tür kurumlar için bir noktada çok geç olabiliyor. Yedeklemelerini test edenlerin da sadece yüzde 26’sı yedeklemelerinin yüzde 5’den fazlasını test ediyor.

Veeam_Erisilebilirlik_Raporu_2016_Infografik_sml_1

Kesintilerin şirketlere yıllık maliyeti ise sektörlere göre değişkenlik göstermekle birlikte ciddi miktarlara ulaşabiliyor. Örneğin;

  • Kesintilerin şirketlere yıllık ortalama masrafı 16 milyon dolara kadar çıkabiliyor. Bu da 2014 ortalamasına göre 6 milyon dolarlık bir artışa karşılık geliyor.
  • İş kritik uygulamalar için kesintinin bir saatlik ortalama masrafı 80 bin doların biraz altında. Kesinti sonucunda iş kritik uygulamalardaki veri kaybının ortalama bir saatlik masrafı ise 90 bin dolara yakın. Konu iş kritik olmayan uygulamalara geldiğindeyse ortalama bir saatlik kayıp her iki konu için de 50 bin doların üzerinde oluyor.
  • Müşterinin güveninin kaybedilmesi (yüzde 68), kurumun imajına verdiği zarar (yüzde 62), çalışanların güvenini kaybetmesi (yüzde 51) zayıf ve eksik erişilebilirliğin yol açtığı en üstteki üç ‘finansal olmayan’ sonuç.

“İşletmelerin artık yedeklemeye değil, erişilebilirliğe ihtiyacı var”

Veeam Türkiye Genel Müdürü Ozan İnan, toplantıda 4.5G sonrasındaki durum için de ayrı bir parantez açtı. 4.5G’nin Türkiye için yeni bir dönemin de başlangıcı olduğunu ifade eden İnan şu yorumu yaptı: “Bundan sonraki adım IoT veya M2M (machine to machine), yani iletişimi insansız ortama taşımak olacak. Yani başta her sektörden büyük şirketler olmak üzere bütün hayatmızı kapsayan bir çok alanda, insanların programladığı sistemlerin çalıştığı bir dönem başlıyor. Burada önemli olan “kusursuz” iletişim sağlayabilmek. Dolayısıyla, her adımın daha da hassas olacağı bu dönemde, veriye erişim ve hız olmazsa olmaz bir kriter olacak. İşte tam bu noktada Veeam olarak şirketlerin ihtiyacı olan teknolojik desteği vererek, veriye erişimi kesintisiz ve hızlı hale getiriyoruz. Diğer bir deyişle iş hayatımıza dahil olan ve gelecekte normal hayatımızın da çoğunu oluşturacak sistemlerin sorunsuz ve sürekli çalışabilir olması için çözüm sunuyoruz.”

Tüm bu araştırma sonuçlarına bakıldığında veri merkezinin sadece olağan üstü durumlarda kullanılan bir yapı olmaktan çıktığını, süreklilik – iş devamlılığı tarafına doğru bir misyon üstlendiğini belirten Ozan İnan dijital trasformasyonda, piyasa yapıcı firmaların CAMMS stratejisini – Cloud (bulut), Analitics (analitik), Mobile (Mobil), Social (sosyal ağlar) ve Security (güvenlik)- benimseyeceğinin altını çiziyor. İnan “Dijital dönüşüm, geleceğe hazır olmak isteyen her şirketin odağında olması gereken bir konu. Objektif şirketlerin yaptığı araştırmalar, önümüzdeki yıllar için firmaların CAMSS stratejisini benimsemeleri gerektiğini ortaya koyuyor. Türkiye’de herhangi bir alada kriz çıkma ihtimali herhangi bir Avrupa ülkesine göre daha yüksek olduğu için Türk insanı teknolojiyi daha yakından takip ediyor ve olası durumlara karşı önceden önlem almaya çalışıyor. Bu nedenle teknolojinin değdiği her alanda Veeam olarak sürekli çalışan bir ortam için köprü görevi oluşturacağız ” açıklamasında bulunuyor.

Bu yeni dönem için Veeam Türkiye olarak ciddi bir hazırlık yaptıklarını da ifade eden İnan, Aralık ayından bu yana çalışan sayısını yüzde 50 artırdıklarına dikkat çekiyor. Veeam’in 2018 yılına kadar global cirosunu iki katına çıkartarak 1 milyar dolar barajını aşmayı hedeflediğine vurgu yapan İnan, 2011’den bu yana yüzde 550 büyüyen Veeam Türkiye’nin bu global hedefi belirlemede önemli bir katkısı olacağına inandıklarını sözlerine ekliyor.

İlgili raporun tamamına bu linkten ulaşabilirsiniz.

Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Görüşlerinizi yorumlarda paylaşın!

SON VİDEO

TÜMÜ

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlginizi çekebilir