Salı günü yayınlanan yıllık çevre raporunda Google, sera gazı emisyonlarının 2019’dan bu yana yüzde 48 arttığını itiraf etti. Sadece 2023 yılında arama devinin karbon ayak izi bir önceki yıla göre yüzde 13 artışla 14,3 milyon ton CO2 eşdeğerini aştı.
Sürdürülebilirlikten sorumlu başkan Kate Brandt ile öğrenme ve sürdürülebilirlikten sorumlu başkan yardımcısı Benedict Gomes, CO2 emisyon artışında suçu doğrudan veri merkezi enerji tüketimindeki artışa attı. Google’ın devasa veri merkezi filoları işlettiği ve giderek büyüyen yapay zekâ modelleri ve hizmetleri kütüphanesini eğitmek ve dağıtmak için gereken büyük miktarda işlem yaptığı düşünüldüğünde enerji tüketiminin ve dolayısıyla CO2 emisyon değerlerinin artması şaşırtıcı olmamalı. En büyük modellerin eğitilmesi genellikle on binlerce hızlandırıcının haftalarca hatta aylarca durmaksızın çalışmasını gerektiriyor.
Web araması gibi günlük Google hizmetleri de makine öğrenimi sayesinde bugünlerde daha fazla güç tüketiyor çünkü yapay zekâ destekli bir sorgunun standart bir aramaya göre on kat daha fazla enerji tükettiği tahmin ediliyor. Şaşırtıcı olansa firmanın bu durumu düzeltmek için yine yapay zekâya güveniyor oluşu.
YZ’nin çevre üzerindeki etkisi Brandt ya da Gomes’in gözünden kaçmadı ancak ikili CO2 emisyon artışındaki bu etkiyi ilginç bir yaklaşımla net bir pozitif olarak değerlendirdiler. Brandt ve Gomes raporda, “YZ’yi ölçeklendirmenin ve iklim eylemini hızlandırmak için kullanmanın, onunla ilişkili çevresel etkiyi ele almak kadar önemli olduğunu biliyoruz” diye yazdı.
Google’ın argümanı, yapay zekâ gelişiminin daha büyük bir karbon ayak izine katkıda bulunduğu, ancak teknolojinin başka yerlerde örneğin otomobiller için daha verimli rotalar oluşturulmasına katkı sağlayarak daha fazla emisyonu dengeleyeceği yönünde. Google bu tarz dolaylı etikler sayesinde, YZ teknolojilerinin 2030 yılına kadar küresel sera gazı ve CO2 emisyonlarını yüzde beş ila on oranında azaltabileceğini tahmin ediyor.
CO2 emisyonunda işler daha da kötüye gidebilir
Google 2030 net sıfır hedefine bağlı kalmaya devam ediyor, ancak rapor işlerin iyiye gitmeden önce daha da kötüye gidebileceğini kabul ediyor. Raporda, “YZ’yi ürünlerimize daha fazla entegre ettikçe, YZ hesaplamasının daha yoğun olmasından kaynaklanan artan enerji talepleri ve teknik altyapı yatırımlarımızda beklenen artışlarla ilişkili emisyonlar nedeniyle Co2 ve sera gazı emisyonlarını azaltmak zor olabilir” deniyor.
Artan karbon ayak iziyle boğuşan tek bulut sağlayıcısı Google değil. Mayıs ayında Microsoft, karbondioksit emisyonlarının 2020’den bu yana yaklaşık yüzde 29,1 arttığını açıkladı. OpenAI’ye büyük miktarda bilgi işlem sağlayan Microsoft, emisyonlardaki artıştan bulut ve yapay zekâ iş birimleri için veri merkezi tesislerinin inşasını ve sağlanmasını sorumlu tutuyor.
Yapay zekânın güç konusundaki iştahı başlı başına bir endişe kaynağı haline gelmiş durumda. Sektör uzmanlarının çoğu, yapay zekânın veri merkezi enerji tüketimi üzerinde önemli bir etkiye sahip olacağı konusunda hemfikir, ancak çok azı bu etkinin boyutu konusunda net bir öngörü verebiliyor.
Ocak ayında Uluslararası Enerji Ajansı, küresel veri merkezi güç tüketiminin 2026 yılına kadar iki katına çıkabileceğini tahmin etmişti.