Bir süredir TechInside’ın YouTube kanalı üzerinden canlı yayınlar gerçekleştiriyoruz. 80’lerin popüler müzik grubu 5 Yıl Önce 10 Yıl Sonra’dan esinlenerek “5 Gün Önce 10 Yıl Sonra” adını verdiğimiz programda belirli bir ana konu üzerinden ilerleyip bugünü ve 10 yıl içinde yaşanacak değişimi anlatıyorum. 5 gün önce bölümünde ise son bir haftada kurumsal teknoloji dünyasındaki öne çıkan gündemi yorumluyorum.
İlk olarak Dünya Ekonomik Forumu’nun gündemi olması nedeniyle Endüstri 4.0’ı konuşmuştuk. Ardından akıllı otomobiller, akıllı şehirler ve Ankara’daki üzücü gündemin de etkisiyle askeri teknolojileri ele aldık. Bu yazıyı hazırlarken beşinci ve son yayınlanan program Mobil Dünya Kongresi’nde dikkatleri üzerine çekmesiyle sanal gerçeklik olmuştu.
Sanal gerçeklik için maalesef sadece oyun dünyasını etkileyecekmiş havası oluşmuş durumda. Gözlüğü ya da başlığı takacak ve kendimizi oyun karakterlerinin arasına atacaktık. Bu doğru, ancak sanal gerçeklik ve etkileri kesinlikle bir oyuncaktan ötesini ifade ediyor.
Örneğin yayıncılık sektöründe haberlerin sanal gerçeklikle yeniden canlandırıldığına şahit olacağız. Bugüne kadar sunucuların bize aktardığı ya da yazdığı haliyle haberdar olduğumuz konular sanal gerçeklikle birlikte algı sınırlarımızı zorlamaya başlayacak. Bunun en ilginç örneklerinden biri, bu alanda pek çok çalışmaya imza atan Nonny de la Pena. Bu isim yaptığı çalışmaları TEDWomen 2015 Konferansı’nda paylaşmış ve sanal gerçekliğin ne kadar etkili olduğunu göstermişti. Mesela Suriye’deki savaşı anlatırken bizleri sanal gerçeklik ile bir sokağa ‘ışınlamış’, karşımızda küçük bir kız çocuğunun şarkı söylemesini izlerken bir anda yanıbaşımızda patlayan bombanın etkisiyle sarsılmıştık. Yaşanılan panik, gözlük ya da başlığı takanların hareketlerinde net bir şekilde görülüyordu.
Medyadan uzaya geçelim. Kickstarter’da topladığı fonla hayat bulan girişimlerden biri, sizi Ay’a ilk insanlı seyahatin gerçekleştiği Apollo 11 görevine götürüyor. Sanal gerçeklik başlığı ile tıpkı bir astronot gibi uzay mekiğine biniyor, mekikle birlikte havalanıyor, dünyayı uzaydan görüyor ve Ay’a iniş yapıyorsunuz. Eski bir astronot olan Charlie Duke, sanal gerçeklik aracılığıyla bu deneyimi yaşayanlardan biri oldu. Verdiği tepki tek kelimeyle; “inanılmaz!”.
Endüstri sektörü de sanal gerçekliğe yakın olanlardan bir diğeri. Bu konuda Türkiye’den bir örnek de vermek mümkün hatta. İstanbul Sancaktepe’deki Ar-Ge Merkezi’nde bir sanal gerçeklik laboratuvarı da bulunan Ford, CAVE adını verdiği bu laboratuvarda prototip öncesi 3 boyutlu değerlendirme çalışmaları gerçekleştiriyor. Yine Türkiye’den başka örnek ise Crytek ve Bahçeşehir Üniversitesi işbirliğiyle açılan sanal gerçeklik laboratuvarı. Türkiye’de ayrıca İTÜ, Yeditepe, Sakarya gibi üniversitelerde de sanal gerçeklik üzerine aktif bir şekilde çalışılmakta.
Yeni girişimlerin büyüme yolundaki ilk adreslerinden biri olan Angel.co verilerine göre halen dünya genelinde 500’e yakın yeni girişim bu pazarda daha fazla rol almak için çalışıyor. YouTube yayını sırasında bu sayının 468 olduğunu söylemiştim. Bu yazıyı hazırlarken 475’e çıktı bile. Sayının hızla artacağına şüphe yok. Zira yine Angel.co üzerindeki verilere göre 1100’ün üzerinde yatırımcı bu şirketlere yatırım yapmış durumda. Ortalama piyasa değerleri ise 5 milyon doların üzerinde. Diğer yandan wearvr.com gibi sanal gerçeklik marketleri de varlıklarını hissettirmeye başlamış durumda. Benzerlerinin kısa sürede artması şaşırtıcı olmayacak.
Facebook’un kurucusu Zuckerberg için, sanal gerçekliğin etkisini önceden görmüş bir işadamı yorumu yapmak mümkün. Zaten öyle olmasa, bundan 2 yıl önce daha ürünü piyasaya sürülmemiş Oculus için neden 2 milyar doları gözden çıkarsın ki…
Sanal gerçekliği konuştuğumuz programı aşağıda izleyebilirsiniz.