Bir süredir hepimiz YouTube’da yayınladıkları videolarla milyon dolarlar kazanan genç video blogger’ların hikayelerini okuyoruz. Video oyunları hakkında hazırladığı videolarla YouTube’dan yıllık 12 milyon dolar kazanan 26 yaşındaki YouTube ünlüsü Pewdiepie bu konudaki tek örnek değil. Kazancı milyon dolarlara ulaşan başka video blogger’lar da olduğu gibi, aylık on bin dolarlar seviyesinde kazanç elde edenleri saymak artık mümkün değil. Öyle ki, çoğu insan artık sabah dokuz akşam altı sigortalı işini terk ederek video blog hazırlamak üzere evine kapanıyor ve on binlerce takipçiye ulaştıktan sonra her ay 5-10-15 bin dolar gibi kazanç seviyesini yakalayabiliyorlar.
Türk bloggerlar
Elbette Türkiye’deki video blogger’ların işi biraz daha zor zira YouTube’un Türk blogger’ların videolarına ödediği reklam ücreti, yurt dışı ücretleriyle aynı değil ancak yine de Türkiye’de çok sayıda örnek mevcut.
Öte yandan, YouTube, bloggerların tek gelir kaynağı da değil. Patreon gibi fonlama siteleri, üretken, yaratıcı insanlar için video başına belli bir gelir elde etmeyi kolaylaştırıyor. Bu sistemde, bağışçılar blogger’lara, oluşturdukları her video (veya başka bir sanat eseri, örneğin çizgi roman) başına sabit bir ücret ödemeyi taahhüt ediyor. Bu minik ödemeler birike birike, binlerce dolara ulaşabiliyor. Okyanustaki petrol platformlarında çalışarak briktirdiği parayla Fransa’dan bir yat alarak sevgilisiyle dünyayı dolaşmaya başlayan Avustralya’lı bir genç olan Riley’in yelkenli yatı La Vagabonde ile yaşadığı maceraları konu alan ve haftalık yayınlanan YouTube videolarının her biri için Patreon bağışçıları 2600 dolara yakın bağış yapıyor. Riley, bu videolardan her ay dört tane üretip yayınlıyor. Yani, Riley sadece yelkenli yatıyla dünyanın etrafında dolaştığı için her ay Patreon’dan 10 bin dolar alıyor. Üstelik bir o kadar da YouTube reklamlarından kazanıyor. Ayırca, videolarına sponsor olarak denizcilik ürünlerini tanıtmak isteyen markaların ödediği ücretler de işin kaymağı oluyor. Riley ve sevgilisi Elenia ile yatları La Vagabonde şu sıralar Avustralya’da çok ünlü. Televizyonlar onların röportajlarını yayınlıyor, dergiler onları kapağa taşıyor, sayısız genç benzer bir macera yaşamak için kendilerine yelkenli yatlar satın alıyorlar. Tüm hayalleri, yelkenli ile dünyayı dolaşıp her ay 25 bin dolar kazanmak.
Şöhret ve para ikilisi dünyada her zaman yan yana olan kavramlardı. 70’lerde güzel müzikler yapan dört genç bir araya gelip Beatles gibi bir grup kurarak yüz milyonlarca dolarlık servetlere ulaşabiliyordu ancak geçmişte bu imkan sadece çok az sayıda, doğru bağlantıları olan, doğru insanları tanıyan, plak şirketlerine, yapımcılara ulaşabilen ve kendini sevdirebilen gençler için mümkündü. Bugün ise, evinde web kamerasına sahip olan yetenekli her gencin kendini ispatlama şansı var ve bunu çok iyi kullanıyorlar.
Blogger’lık zenginliğin anahtarı mı?
Öte yandan, her ünlü olan blogger’ın zengin olmadığı da bir gerçek. Instagram’da 300 bin takipçisi olan ünlü bir foto-blogger’ın itiraflarında, intagram’daki fotoğrafları üretmek için full-time iş sahibi gibi çalıştığını ancak bu işte yılda bir kaç bin doları zor kazandığını, sosyal medya konulu medya ödül törenlerine katılırken cebinde 100 doları bile zor gördüğünü söylüyor. Şu da bir gerçek ki, YouTube gibi doğrudan reklam geliri paylaşımı yapan servislerin dışında faaliyet gösteren blogger’ların aynı zamanda çok iyi bir iş adamı da olması gerekiyor. Markalarla güçlü ilişkiler kurmaları, onlara cazip pazarlama kampanyaları sunmaları, sosyal medya takipçilerini markaların ürünlerine başarıyla yönlendirmeleri gerekiyor. Aslında, YouTube’da yüz binlerce takipçiye ulaşıp reklam gelirlerinden zengin olmak isteyen kullanıcıları da hayal kırıklığının beklediğini hatırlatmak lazım çünkü Pewdiepie gibi on milyonlarca dolarlık servetlere ulaşmak için yine markalarla iş birliği yapmanız, videolarınıza sponsorlar almanız, başarılı ürün/marka tanıtımları ile gelirlerinizi katlamanız gerekiyor. Çünkü, para çok cezbedici bir ödüldür ve hazırladığınız videolarla her ay on bin dolar kazanmak bugün size çok tatminkar bir sonuç gibi görünse de, bu hedefe ulaştıktan sonra o videolarla her ay 100-200 bin dolar kazanabileceğinizi bilmek aklınızı kemirmeye başlayacaktır ve 10 bin dolar artık yetersiz görünecektir.
Ancak, ürün yerleştirmeli, yüksek kazanç getiren videoların çok tehlikeli olduğunu da unutmamak lazım. Sosyal medya kullanıcıları kendilerini “para kazanmak için zamanları çalınan kurbanlar” olarak hissetmeye başladığında, paylaşımlarınızı takip etmeyi bırakacaktır, ki bu sorun yüksek sayıda takipçiye ulaşan internet ünlülerinin en büyük problemi.
Dolayısıyla, “blogger” kavramı artık doğaçlama bir şeyler üretmek üzerine kurulu bir “günlük tutma” anlayışından çıkıp giderek profesyonelleşiyor. Bu alanda milyon dolarlar kazananların sayısı arttıkça da çok daha fazla insanın meslek olarak “blogger”lığı tercih etmeye başladığını göreceğiz. Daha da önemlisi, orta vadede üniversitelerde “blogger” bölümlerinin açılmasını da bekliyorum. Nasıl ki, konservatuvarlarda tiyatro, müzik eğitimi alınabiliyorsa, hayatını blogger olarak sürdürüp, internetten ekmek yemek isteyen gençler için de orta vadede üniversitelerde bu bölümleri göreceğimize inanıyorum.