5G, tarihin en büyük fırsatını sunmak için yola çıkmaya hazırlanıyor. Yoksa, Nuh’un gemisi benzetmesi mi yapmalıyım? Peki, ne kadar hazırlık yapıyoruz?
Bu yıl, en büyük iletişim anlaşmaları hep 5G ve bulut sistemler üzerine oldu. Rusya’da yapılacak 2018 Dünya Futbol Şampiyonası bir nevi 5G şovu haline dönüşecek.
Rusya, şampiyonanın alt yapısı için 18 milyar dolar harcamayı düşünüyor. Ancak en fazla ses getirecek yatırımlar 5G altyapısı ve hizmetleri olacak.
Çinli Huawei şirketi de 2018 Dünya Kupası için en uygun zaman 5G deneme ağlarını geliştirmek ve dağıtmak için Rus cep telefonu operatörü MegaFon’un ile bir anlaşma imzaladığını duyurdu. Asıl 2020’de hizmete girmesi gereken 5G konusunda tarihi adımı şampiyonada atmak istiyor.
Peki, 5G ile nasıl bir değişim ve dönüşüm yaşanacak?
Hızının yükselmesine paralel artan müşteri sayısı ve gelir seviyesi şirketleri daha hızlı altyapı teknolojilerini geliştirmeye itiyor. Bu alanda son 10 yılda yaşanan değişime bakıldığında gidilecek yönü tahmin etmek çok zor değil. Değişen teknoloji öncelikle kullanılan cihazların değişmesini beraberinde getiriyor.
Değişen ve nitelikleri artan cihazlarla alınan hizmetlerin de boyutu değişti. 10-15 yıl önce internet üzerinden müzik indirerek dinlemek efsane bir gelişme olarak kabul edilirken bugün tamamen farklı cihaz türleriyle yüksel kalitede müzikten HD filmlere kadar çok farklı içeriklere ulaşmak sıradan faaliyetler haline geldi.
Sıfır Mesafe ve Büyük Bilge ile tanışın!...
5G ile birlikte iki yeni kavram hayatımıza girecek: Her nesnenin internete bağlı olması, uzaklıkları ortadan kaldıracak. “Sıfır Mesafe”, herşeyi ayağınıza getiren bir yapıdan ziyade, bir zihniyeti ifade edecek.
Nerede olursan ol, geniş bant ve akıllı şebekeler ile istediğin herşey hakkında anlık bilgi ve duruma ulaşabilme imkanın olacak. Güvenli ve kesintisiz data akışı esas olacak.
Big Data denilen ve bulut sistemler ile paylaşılan veriler, nesneler arası internet ile birlikte yeni bir şekil alacak, veriler bilgiye ve daha da ilginci kişiselleşecek. Bu yüzden, büyük data kavramı yerine Büyük Bilge tanımı esas olacak.
Dünyanın en hızlı internetine sahip Güney Kore, 4G yerine 5G’ye ağırlık vermeye başladı bile. Bu süreçte neler yaşandığına bakalım:
– Ülke geçen sene bu alana 1.5 milyar dolarlık yatırım yaptı.
– AB ise 2020’de devreye girecek sistem için 8 milyar dolarlık yatırım planlıyor.
– 5G’nin 4G’ye kıyasla bin kat daha hızlı olması bekleniyor.
– Nesnelerin interneti (IoT) ile birlikte artacak cihaz sayısı ve gereken bant genişliğine sadece 5G cevap verebilecek.
– Akıllı ve insansız araç teknolojisi 5G ve sonrası teknolojilerle mümkün olacak.
– Bilgisayar, tablet ve cep telefonu gibi cihazlardaki işletim sistemleri tarihe karışacak.
– Cihazlar işletim sistemi dahil tüm bilgileri bulut bilişim üzerinden alacak. İnternette hız sorunu ortadan kalkacak.
Türkiye, 5G’ye erken adım atabilecek mi?
5G alanında en hızlı adımları AB ülkeleri atmaya başladı. Şirketler bazında ise, Çinli ve Güney Koreli şirketler öncülüğünü sürdürecek gibi görünüyor.
Malum, yeni nesil mobil ağın 2020 yılında ticari olarak piyasaya sunulması bekleniyor. Altyapıda Avrupa’nın en önemli üreticisi olan Ericsson, 5G için İsveç ve Amerika’da iç ve dış mekân testlerine başladı. Ericsson, test ettiği bu en yeni 5G teknolojisi ise, bağlantının düşmesine izin vermeden yüksek kapasiteli bir ağ sunmayı hedefliyor.
Yeni nesil iletişim ağları, sağlık, eğitim, savunma, ulaşım ve makineler arası iletişim açısından önem kazanıyor.
Halen Türkiye’nin tamamına 3G data paylaşımı ağı ulaşabilmiş değil. Gelecekte makineler arası iletişim zorunlu olacaksa, geleneksel ağ yapısı yeterli olmayacaktır. 2020 yılında dünyanın yüzde 90’ı mobil ağlara erişim imkanına kavuşacak. 5G’li olanlar ile diğerleri arasında rekabet imkansız hale gelebilir.
Bunun için sadece Ericsson değil, Avrupalı yöneticiler, AB Komisyonu olarak da 5G teknolojisinde vizyon oluşturmaya başladı.
AB Komisyonu, Kamu Özel Ortaklığı kurarak, büyük sanayi oyuncularını kapsayacak şekilde “5G Altyapı Derneği” protokolünü 2013 yılı sonunda imzalamıştı. Şimdi de, Ar-Ge çalışmalarını hızlandırmak ve projeleri desteklemek için Horizon 2020 Programı aracılığıyla 700 milyon euro finansman ayırdı.
AB, geçen yıl da Güney Kore ile işbirliği çerçeve anlaşmasına imza atmıştı. Japonya ile de benzer anlaşmayı iki ay önce imzaladı. 5G vizyonu için Avrupalı pek çok ülkenin bireysel adımları da bulunuyor.
İngiltere, üniversitelere 300 milyon poundluk bir destek ayırdığını yılbaşında duyurmuştu. Bütün bu çalışmalar şimdilik, “körün fil tarifi”ne benzese de, limandan ayrılacak gemiye erken binme gayreti olarak da bakılıyor.
Sonuçta her ülke, 5G vizyonunu oluşturmak için kapsamlı anlaşmalar yapıyor.
Şu anda bütün dünyada 5G Ar-Ge çalışmalarında büyük işbirlikleri ve yoğun teşvikler aktarılıyor. Türkiye de Ar-Ge yol haritasını oluşturması gerekiyor.
5G’de uluslararası işbirlikleri, standartlaşma süreçlerine katılmak açısından zorunluluk arz ediyor. İhracatçı olabilmek için de uluslararası işbirliği önem kazanıyor.
Buna bağlı olarak da fikri hakları ve patent portföyü geliştirmek mümkün olabilecek.
Tarihi fırsatların kaçırılmaması için bu bir zorunluluk…
4G ile neler değişti?
Son yıllarda iletişimde yaşananlara bakarak, önümüzdeki yıllar için seyretmesi gereken ivme hakkında bir yargıya varabiliriz.
Dünyada son 10 yılda sabit telefon abone sayısı yüzde 19’dan 15,8’e düşerken, mobil abone sayısı yüzde 33,9’dan yüzde 95,5’e çıktı.
Sabit geniş bant oranı ise yüzde 3,4’ten yüzde 9,8’e yükseldi. Mobil geniş bant oranı yüzde 4 iken bugün yüzde 32’ye, internete bağlı hane sayısı yüzde 18,4’ten yüzde 43,6’ya, internet kullanıcı oranı da yüzde 15,8’den yüzde 40,4’e çıktı.
Unutmayalım ki 2014 yılı bilişim sektörü büyümesi yüzde 12,1 olarak gerçekleşti.
Başka bir ifadeyle, şu an Avrupa’daki bant genişliği 720 MHz bunu 1200‘ye çıkarmayı hedefliyorlar. Artış trendi geniş bantta çok fazla. Her yıl yüzde 100’ün üzerinde bir artış yaşanıyor. Geçen yıl yüzde 108’lik bir artış yaşandı.
Eğer 5G yatırımları şimdiden yatırıma alınmaya başlanmazsa, bant genişliğini sağlayamaz ve tarihi bir sıçramayı bir kere daha kaçırmış oluruz.
2013 sonunda dünyada 2 milyar terabyte olan dijital içerik büyüklüğü bu yıl sonunda 8 milyar terabyte’a, 2020’de ise 50 milyar terabyte’a ulaşacak. Dijital içerik her yıl iki kat artıyor. Bulut çözümünün de artık bir ihtiyaç olarak öne çıktı.
Diğer yandan bu verilerin güvenliği de ayrı bir konu olarak ortaya çıkıyor: Veri Tıkanması…
Ürün ve hizmetlerin çeşitlenmesi ise dünya çapında talebi patlattı. Yapılan hesaplamalara göre geçen sene dünya genelinde sadece bir ayda 1 exabyte’lık data transferi yapıldı. 1 exabyte’ın, 1 milyar gigabyte’a eşdeğer olduğu düşünülürse kartopunun daha şimdiden devasa bir boyuta ulaştığını görmek mümkün.
Hesaplamalara göre dünyanın aylık data trafiği 2017’de 10.8 exabyte’a çıkacak.
Ancak, bir konuyu hatırlatmakta fayda var: Asya, Avustralya, Yeni Zelanda’da 3G için 130 milyar dolardan frekans için ödemeler yapılmıştı. Hızlı dönüşüm ve yanlış iş modelleri ile onlarca firmanın iflasıyla sonuçlandı.
Büyük dönüşümler, büyük eksen kaymaları firmaların yapısal ve finansal sıkıntılara sokabiliyor.