Otomotiv endüstrisinde çok büyük bir değişim yaşanıyor. Elektrikli araçlara geçiş, sürekli bağlı araçların ortaya çıkması, bulut mimarilerinin otomobillere entegre edilmesi ve uzun yıllar boyunca süregelen otomotiv geleneğini yıkan yeni araç üreticilerinin ortaya çıkışı, bu değişimi ateşliyor.
Andy Grove, “sadece paranoyaklar hayatta kalır” diyor. Şu anda ultra paranoyak olma zamanı. Zira, bir zamanlar iPhone’un ortaya çıktığı anda yaşanan durum, şimdi otomotiv dünyasında yaşanmak üzere. Değişimi kucaklayacaklar ve geleneksel düşünce kalıplarını terk edecekler, BT endüstrisindeki değişimi üretimlerine yansıtacaklar, hayatta kalacak gibi görünüyor.
Aslında modern otomobiller ile “klasik” otomobiller arasında, düşünce tarzı açısından bakıldığında çok büyük bir fark bulunmuyor. Elbette, motorlar çok gelişti, artık çok güçlüler ve çok daha verimli çalışıyorlar. Çarpışmalarda artık daha güvendeyiz. Artık LED farlar kullanıyoruz. Ancak, modern otomobillerdeki temel mimari aslında 1960’lardan beri büyük bir değişim yaşamadı.
Peki yeniliklere göz attığımızda ne görüyoruz? Modern otomobillerde bir kilometrenin üzerinde kablo var ve bunlar 100’den fazla elektronik kontrol birimini (ECU) birbirine bağlıyor. Bu birimlerden her biri otomobile bir fonksiyon veya bir özellik ekliyor. Koltuk ısıtıcılar, klima, elektrikli camlar, her biri farklı bir ECU tarafından kontrol ediliyor. Modern otomobiller ortaya çıkarken bu özelliklerin her biri peyderpey eklendi. Ve şurası açık ki, bu eklemeli mimari artık 21. yüzyılda ekonomik olarak sürdürülebilir değil.
BT sektöründe, tek işlevli cihazlardan uzun zaman önce uzaklaştık ve yazılımın inanılmaz olanakları nedeniyle birden fazla işlevin ve iş yükünün tek bir merkezi sistem üzerinde çalıştığı modern, yüksek performanslı bilgi işlem sistemlerine geçtik. Bu geçiş, çok önemli maliyet ve performans verimliliği avantajları getirdi. Modern yazılım tanımlı yüksek performanslı sistemler 20 yıldan daha uzun bir süre önce BT sektöründe kullanılmaya başlandığından beri, BT ve bu sistemleri benimseyen diğer sektörler asla arkalarına bakmadı.
Yazılım tabanlı bir araç, nasıl yapılmalı?
Peki durum böyleyken, bir otomobil üreticisi ne yapmalı? Geçiş sırasında kendisine doğru bir şekilde yardımcı olacak iş ortağını nasıl seçmeli?
Yazılım tanımlı bir mimariye geçmek, önceden söz verip ardından müşterileri tescilli mimarilere ve API’lere kilitli tutarak olmaz. BT sektöründe işler böyle yürümedi ve otomotivde de böyle yürümeyecek. Yazılım tanımlı, doğası gereği birlikte çalışabilirliğe olanak tanıyan açık mimariler ve açık API’ler anlamına geliyor. Intel Automotive, kullanıcıları asla Intel donanımına kilitleyen belirli bir işletim sistemi veya API kullanmaya zorlamayan bir açık mimari yaklaşımı olarak çıkıyor.
Intel, açık mimariye olan bağlılığının altını çiziyor. Üreticilerin, UCIe standardı aracılığıyla kendi özel yonga setlerini standart bir Intel Automotive yol haritası ürününe entegre etmek için Intel Foundry Services’i kullanmakta serbest olduğunu belirtiyor. Otomotiv endüstrisine böyle bir yeteneği sunan Intel, açık platformlara olan bağlılığının hem donanım hem de yazılım için olduğunu söylüyor.